16 Mart 2009 Pazartesi

Ne yapmaya çalışıyoruz?

Burada, kimseye akıl vermek, ne yapması gerektiğini söylemek gibi bir küstahlık yapmak peşinde değiliz. Birtakım şeyleri herkesten daha iyi bildiğimizi, kimsenin göremediği şeyleri gördüğümüzü, herkesten akıllı olduğumuzu falan iddia etmiyoruz.

Burada, belki değişik bir açıdan bakıldığında ne olağanüstü bir macera içinde yer aldığımızı idrak edebilmek için, hep beraber yürümekte olduğumuz bu hülyalı yola birtakım işaret levhaları koymak peşindeyiz; kendi koyduğumuz bu levhaların tümünü yorumlayabilecek yetenekte olmasak da…

Ömür çok kısa, ama buna karşılık hissedilebilecek, belki ucundan kıyısından da olsa yakalanabilecek/fark edilebilecek şeyler sınırsız!

Biz kabul edelim veya etmeyelim, her an, her saniye belki “mucize” diye nitelendirilmesi gereken birçok şey olup bitmekte. Çok sıradan bir örnek olarak, Ay, her yıl bizden dört santim uzaklaşıyor, belki milyarlarca yıl sonra Arz’ın artık bir uydusu olmayacak! Bir başka örnek “kök hücre” denen şey! Belki görece kısa sayılabilecek bir süre sonra, genetikteki ilerlemelerin de yardımıyla, aynen bir kertenkelenin kaybettiği kuyruğunu yeniden çıkarması gibi, kaybettiğimiz organlarımızın yerine yenisini çıkarabileceğiz! Klonlama gibi tuhaf bir fenomenle karşı karşıyayız. HZ.Adem’in ilk insan olmadığını, ondan önce birtakım insan kuşaklarının/ırklarının Arz’da yaşadığını ve ortadan silindiğini biliyoruz artık. UFO denen şey mesela; zamanda yolculuk mesela, tayyi mekan mesela… Toplu halde intihar eden fareler, balinalar… Küresel ısınma bir gerçek mi, yoksa emperyalist bir tezgâh mı? Vedalar’da yazılanlar gerçek mi, yoksa bir hezayandan mı ibaret; ya Aztekler, Mayalar; Mısır’daki, Güney Amerika’daki ve Asya’nın kimi yerlerindeki piramitler?

“Biz insanı önce yarattık, sonra biçimlendirdik, arzulanan kıvama gelince de ona ruhumuzdan üfledik.” ne demek mesela? Yaratıcı, “Ben kendime bir halife atayacağım!” diye bildirdiğinde melekler neden sitem etmişlerdi; ayrıca “gayb” Allah’ın tekelinde olduğuna göre, melekler atanacak olan halifenin “insan” olacağını nereden biliyorlardı?

Yaratıcı, insanoğluna, “Kendine ve ailene yeterli olanından artanını infak et/dağıtarak tüket!” derken sermaye birikimine, dolayısıyla kapitalizme karşı mı çıkıyordu?

Yaratıcı, Mustafa Kemal gibi bir “fenomen”i biz Türklere hediye ederken ne düşünüyordu?

Marx, “din halkların afyonudur!” derken yanılmış mıydı? Aynı Marx, “tefeci sermayesine ve faize savaş açtı” diye, Hz.Muhammed’i övmekten neden kendini alamamıştı?

Allah’ın Elçisi, mealen, “Faizden vazgeçmeyen, Allah’tan ve Elçisinden bir savaş ilanı duymuş olsun!” derken ne demek istemişti ve “savaş” sözünü neden özellikle kullanmıştı? Aynı Elçi, “Riba”dan, yani “paranın para kazanmasından” neden nefret ediyordu? (Aslında bu kadar basit değil tabii; “riba” sözcüğü, Yaşar Nuri’nin eşsiz ifadesiyle, “mal ve servetlerde haksız ve makûl olmayan artış” anlamına geliyor. “Haklı” olması da kurtarmıyor onu demek ki, aynı zamanda “makûl” de olacak! Tehlikenin(!) farkında mısınız?

Buyurun size tuhaf bir soru: Bir insan aynı anda hem Müslüman, hem milliyetçi, hem komünist olabilir mi? Komünist olmak için marksist olmak zorunlu mu? Allah’ın Elçisi’nin en yakın arkadaşlarından Ebu Zer El Gıfari’yi nasıl konumlandıracağız? Marx’tan yüzlerce yıl önce yaşamış olan bu büyük yiğit, Muaviye ile neden kavga edip duruyordu, “altını ve gümüşü depoluyorsunuz, halka dağıtmıyorsunuz!” diye?

Kaşalot türü balina, hâlâ güdük arka “ayakları” ile doğuyor; ne demek bu? Küçücük bir sekoya tohumu, kendisine uygun şartlar temin edildiğinde yüz yirmi metrelik inanılmaz bir boya ulaşacağını biliyor; bu bilgiyi bu küçücük tohumun içine kim, ne zaman şifreledi?

“Darwin zaten beş para etmez çocuğun biriydi; papaz da olamadı, doktor da. Zaten babası da ‘sen bir halt olamazsın!’ diye azarlamıştı onu. Bu nedenle Darwin bilim adamı falan değildir, Türlerin Kökeni isimli eser de onun eseri değildir! Darwin’in bilime en ufak bir katkısı olmamıştır, zaten “evrim” Allah’ın yaratışını da aykırıdır!” gibi bilimsel(!) tezler ileri süren biriyle nasıl mücadele edersiniz; veya bu kafayla mücadele etmek gerekir mi gerçekten? Tübitak’ta neler oluyor?

“İyi de muhterem, Darwin Türkler aşağı bir ırktır demişti, Türkleri hiç sevmezdi!”

N’olmuş?!. Araplar da İlk Dünya Savaşında bizi arkadan vurmuşlardı, bizden nefret ederlerdi; bir sürü sahtekâr dincinin akıl almaz uygulamaları ortada, daha geçenlerde bir kadını daha taşlayarak öldürdüler; tüm bunlar Allah’ın dinini inkâra götürür mü bizi, götürmeli mi?!. Bu tuhaf Müslümanların(!) eylemleri İslam’ı mahkûm etmeyi gerektirir mi?!. Darwin’in gavur oluşu ve bu fakirin de uzunca anlattığı gibi (Kuran’daki Maymun) birtakım hatalar yapması “Evrim Teorisi”ni geçersiz kılar mı? Freud, içinde bulunduğu birtakım şartlar ve bazı önyargıları nedeniyle kadını insandan bile saymıyordu; bu, bu büyük dehayı inkâra götürmeli mi bizi? Tevrat (Eski Ahit) ve Hristiyanların Kutsal Kitabı (Eski Ahit ve Yeni Ahit; yani Tevrat ve İncil) Arz’a yaklaşık 6.000 yıllık bir ömür biçiyorlardı; Darwin’i nasıl kabul edebilirlerdi ki?!. İyi de bundan bize ne; bizim Kitabımız Dünya’nın 4.6 milyar yaşında olabileceğine cevaz veriyor!.. (Uzun hikaye… Benzerleriyle Değiştirilenlerin Hikayesi’ne bakabilirsiniz.)

Merhamet ne demek?

Yeryüzünde hangi meali alırsanız alın, hangi ülkede yayınlanam Kuran’ı okursanız okuyun, Kitabın “Hep Merhametli, Çok Merhametli Allah’ın Adıyla” diye başladığını göreceksiniz; bu ne anlama geliyor; Yaratıcı insanğluna gönderdiği mesajını bu iki isim-sıfatla başlatarak neyi hedefliyordu? Bu anlamda, “Allah’ın boyasıyla boyanmak” ne demek?

Çok can alıcı bir soru mesela: Bir insan, bir başka insanın himmetine muhtaç olmalı mı gerçekten? Belediyeler şu anda insanlara para dağıtıyorlar, fakir fukara da para kapmak için birbirini ezerken insanlığından çıkıyor! Bir insan bu duruma düşmeli veya düşürülmeli mi? İnsanoğlu işsizlikle yeteri kadar mücadele ediyor mu gerçekten; yoksa “ucuz işgücü” kahpeliği bunu engelliyor mu? Birileri zenginken, diğerleri neden fakir; daha da önemlisi, bu sizi rahatsız ediyor mu?

Peki; Tanrı buna neden izin veriyor, neden Sodom’a veya Firavun’a müdahale ettiği gibi, buna da müdahale etmiyor?

Birkaç “tuhaf” soru daha: Sağlık hizmetleri ve ilaç parayla satılıyor; bu iğrenç bir şey değil mi?!. Hani hepimiz kardeştik; bu nasıl kardeşlik?!. Bir kısım insan patlayıncaya kadar yerken, bir başka kısım insan açlıktan ölüyor; Tanrı, “Rezzak” (rızıklandıran, yarattıklarının ihtiyacı olan gıdayı bol bol veren) isminden/sıfatından vaz mı geçti yani?!.

Kuran’da, mealen, “O’nun arşı da su üzerinde idi.” diye bir ayet var; benzer bir ayet Tevrat’ta da yer alıyor; mealen, “Dünya’nın yaratılışı esnasında Tanrı’nın ruhu suların üzerinde geziniyordu” diye; bu ne demek?

Gaflet ve hatta hıyanet içindeki birtakım din alimleri Bakara 219, Nahl 71 ve Nisa 75’i neden yaşamları boyunca bir kez bile anlatmıyorlar; neden korkuyorlar, kimden çekiniyorlar?!. Bu ayetler ne anlatıyor ki, din adamlarının korkudan dudakları uçukluyor? Kimden korkuyorlar?

Bakın ne kadar tuhaf bir soru: İblis, yaratılmakta olan insanın önünde secde etmeyi reddettiğinde isyanın doruklarında mı geziniyordu, yoksa “tevhit”in doruklarında mı? Ona neden süre verildi, yani İblis neden mühletlendirildi? Şirk koşmak için ille de taştan veya tahtadan put yapmak mı gerekir, yoksa birtakım şeyler put yerine mi kullanılır?

Kuran neden Arapça indirildi?

Evren şu anda hâlâ genişliyor. Bu genişleme kendine özgü fizik kuralları nedeniyle bir gün tersine dönecek ve Kâinat bu kez daralmaya/küçülmeye başlayacak; o zaman ne olacak? Güneş’in yaklaşık 5 milyar yıl daha yetecek yakıtı kaldı, sonra kırmızı bir dev halini alarak Arz’ı da içine alacak kadar büyüyecek; kıyamet bu mu?

Çinliler, birkaç yıl önce bir kasabayı tümden boşalttılar ve birkaç saat sonra deprem o kasabayı yerle bir etti; bunu nasıl tahmin etmişlerdi? Doğa gerçekten işaret veriyor mu? Geçenlerde (sanırım birkaç yıl önce), bir şehrimizde belediye encümeninin oy birliği ile aldığı bir kararla fay hattı bimem kaç kilometre kuzeye alındı; amaç, bu yerleri yerleşime açmaktı! Yunus Suresi’nin 100. ayeti bu encümene ne diyor?

Yüz elli yıl yaşayan bir kaplumbağa ile bir gün yaşayan bir kelebek görece aynı yaşamı sürüyorlar; “görece” ne demek; Einstein ne demek istemişti? Kuran, bin yıl, üç bin yıl, on bin yıl süren bir “gün”den söz ediyor; bunu söylerken ne diyor aslında?

İkizler paradoksu nedir? Böyle bir şey nasıl olabilir?

Hz.Süleyman uçak kadar hızlı bir taşıtla mı seyahat etmişti? (Kuran’daki UfO’ya bakabilirsiniz.)

Kâbe’yi yıkmaya yeltenen Ebrehe’nin muazzam ordusunu “yenmiş ekin yaprağı gibi delik deşik eden uçucular” neydi? Klasik müfessirler ve mealciler bu “uçucu” anlamına gelen “tayr” sözcüğünü neden “kuşlar” olarak tercüme ediyorlar? Hz.Musa’nın “Ahit Sandığı” gerçek miydi, Müslümanlara da ulaşmış mıydı; gördüğüm kadarıyla bu kadar ilahiyatçı arasında neden Sadece Muhammed Esed bunu iddia ediyor? Hz.Musa bu sandık aracılığıyla gerçekten Yaratıcı ile iletişim kurabiliyor muydu? Saba Melikesi Belkıs’ın tahtı, bir an içinde Hz.Süleyman’ın makamına nasıl getirilmişti; zamanda yolculuk mu söz konusuydu, yoksa şu “ışınlama” denen şey mi? Yaratıcı bu olayı Mesaj’a koyarak bize ne anlatmak istiyordu? “Hz.Hızır” olduğu söylenen ve Hz.Musa ile belki birkaç gün süren kısa bir gezintiye çıkan “kişi”, kaderi nasıl oluyordu da değiştirebiliyordu; gemiyi batırıyor, duvarı onarıyor, çocuğu öldürüyor ve Hz.Musa’ya bunların gerekçesini anlatabiliyordu? Zülkarneyn kimdi?

Bu konuştuklarımızın, “mal ve nimetlerin insanlar arasında eşit biçimde paylaşılması gerektiği” ile ne ilgisi var? Kapitalizm/liberalizm neden “insana rağmen”dir; hayvanlar gibi rekabet içinde bunalıp gideceğimize neden yardımlaşmayalım? Bu “yardımlaşma” önerisi kimin tekerine çomak sokuyor; bunu önerenler neden ömürlerini hapislerde geçiriyorlar?

Bu fakir, Ulus-Devleti neden savunuyor; bunun tüm bu konuştuklarımızla bir ilgisi var mı?

Emperyalizme karşı olmak sadece komünistlerin görevi mi, yoksa tüm “insan”ların mı? “İnsan” ne demek?

Milliyetçi Müslüman komünist biri, bitki mi hayvan mı olduğuna bir türlü karar veremediği mantarı, esasen anlayacak yetenekte ve eğitimde olmadığı halde neden anlamaya çalışıyor? Fotosentez yapmayan, haraket de edemeyen ama vücudunda bizim kan sistemimize benzeyen bir plazma dolaştıran bu tür de nedir? Ne yani; şimdi bu sorunun sırası mı? İnsanda neden apandis var, yirmi yaş dişlerimiz neden çıkıyor veya “çıkamıyor”? Karanlıkta yaşayan ve esasen göremediği için göze de ihtiyacı olmayan birtakım yarasa türünün neden gözü var? Tavuk neden uçamıyor, böyle savunmasız bir yaratık nasıl oldu da türünü devam ettirebildi?

İnsanın en değerli hazinesi neden zamandır; ve buna bağlı olarak tabii, insanların çok büyük bir kısmının evlerine ekmek götürebilmek için bu kadar delice ve bu kadar insafsızca çalıştırılarak zamanlarının heba edilmesi alçaklık mıdır, değil midir? 6.000 TL tutarında bir çanta veya 30.000 TL tutarında bir kol saati yapmak alçaklık mıdır, değil midir? Yoksul ülkelerin işçilerini ayda 30 dolara çalıştırmak alçaklık mıdır, değil midir? Ülkemizde olduğu gibi, trilyonlarca lira olsa dahi birtakım kazançları beyan dışı bırakmak insafsızlık mıdır, değil midir; ve her şeyden önemlisi, bu, neden böyledir?

Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, “Harun gibi geldiler, Karun gibi oldular!” derken ne demek istiyor?

Çok önemli bir soru daha: Tüm insanlar, hatta tüm canlılar, tek bir organizmanın hücreleri olabilir mi? Mesela, bu anlamda, Arz da, aslında tek bir organizma olan Kainat’ın bir hücresi olabilir mi? Bu organizmanın hücrelerinden birine verilen zarar, tüm organizmayı etkiliyor olabilir mi? Geçenlerde büyük tarlaların bulunduğu devasa bir ovaya neden helikopterlerle yılan attılar? “Ekolojik denge” bir gerçek mi? Bu ovada fareler bu nedenle mi çoğalmıştı da insanlara ekin mekin bırakmıyordu?

Gerçekten bu cennet gibi gezegen sadece biz insanlara mı ait; hayvanların ve bitkilerin hiçbir hakkı yok mu? Kuran bu konuda ne diyor? Aslında evelallah bir hayli kabadayı sayılabilecek bu fakir, sokak kedilerine yemek vermek için neden gece karanlığını tercih ediyor? İnsanlardaki bu kedi-köpek düşmanlığı nereden geliyor? Hz.Muhammed, bizim peygamberimiz, Allah’ın onurlu Elçisi, Mesaj’ı bize tebliğ eden bu olağanüstü Ruh, hırkasının eteğinde uyuyan kedisi uyanmasın diye namazını kaza mı etmişti gerçekten? Yere düşen keçisi için gözyaşı dökebilen bu Yüce Ruh, ümmetinin kedi-köpek düşmanlığını görse ne derdi? Ağrılılar nehire su içmeye inen o ayı yavrusunu üç buçuk saat boyunca işkence ederek neden öldürmüşlerdi? Benzer bir şey şu “gavur” Kanada’da olup da ayı yavrusu düşüp yaralanınca neden helikopterler bu ayı yavrusunun imdadına yetişmiş, onu kurtararak ormana salıvermişti? Bunu bir Müslüman mı yapmalıydı, bir gavur mu?

Bu milliyetçi Müslüman komünist neden ikide bir “Kuran Kuran” deyip duruyor?

Kim daha vahşi; Irak’ta 1.5 milyon kişiyi katleden Amerika denen deyyus mu, yoksa İkiz Kulelerde 3.000 kişiyi katleden El Kaide mi? (Aslında bunu amerikalıların kendilerinin yaptığını hepimiz biliyoruz tabii, Hitler de aynısını yapmış, Meclis’i yakmış, sonra bunun sorumlusu diye komünistleri öldürmüştü; bu başka bir şey!)

”İnsan” denen bu varlık neden “bizatihi” başlı başına bir mucize?

Durugörü, telekinezi, telepati, reenkarnasyon, ruh göçü, tayyi mekan, kehanet… Tüm bunlar gerçek mi değil mi; esas soru, gerçek olsa ne olur, olmasa?..

Tüm bunlar ortada dururken, yerel seçimleri bu kadar ciddiye almak doğru mu, değil mi? Tüm bu konuştuklarımızın seçimlerle ne ilgisi var?

Yiğitlik nedir?

Kendinden güçsüz birine karşı babalanmak, onu ezmek, hırpalamak, onun gururuyla oynamak, onu korkutmak ve benzeri şeyler yiğitlik midir?

Yiğitliğin konumuzla ne ilgisi var?

Emperyalizme karşı ilk kurtuluş savaşını veren, bunu başaran ve tarihte bir ilk olan bu şerefli Türkiye Cumhuriyeti, şu anda neden bu durumda? “Batmayan” (!) bankalarımızın neden yüzde doksanı gavurların? Telefon sistemimiz neden gavurların elinde? Sahi; Devlet neden peynir üretmesinmiş; bunun ne mahsuru var?!. İnsanlar hem kaliteli hem de ucuz peynir yerse kimin tekerine çomak sokulmuş olur?

“Alçak” ne demek; daha doğrusu, “Ulan alçak!” ne demek?

“Vatana ihanet” ne demek?

Bunun konumuzla ne ilgisi var?!.

İşte burada bu ve benzeri soruların cevabını arıyoruz.

Yapmaya çalıştığımız şey işte budur!

16.3.2009 tarihinde, yaratılışımızdan milyonlarca yıl sonra, hâlâ “İnsan” olmaya çalışıyoruz. Hedef tabii ki “insan-ı kamil”, ama bunun ne kadar zor olduğunu da bilmiyor değiliz; hacca gitmeye soyunan topal karınca misali, hiç olmazsa yolunda ölmeye çalışıyoruz. (Liberalizm/kapitalizm konusunda belki de yanılıyoruz; ama namuslu davranıyor, ne düşündüğümüzü açıkça ortaya koyuyoruz. Üç kuruşluk dünya nimeti için onun bunun köpeği durumuna düşmüyoruz; yanılıyorsak da namusumuzla yanılıyoruz! Bu arada, bu benzetmeden dolayı gerçek köpekten, bu asil yaratıktan özür dilemeyi de bir borç biliyoruz tabii.)

Çünkü biliyoruz ki, Kâinattaki en ufak zerre, tüm Kâinatın bilgisini içinde barındırıyor ve “bilmek” esasında “hatırlama”ya dayanıyor…

Sekoya tohumunda da gördüğümüz gibi, hatırlamaya çalışıyoruz; hepsi bu!..
Allah’a emanet olun…

3 yorum:

  1. Hocam lütfen,
    özellikle "ulan alçak!" kısmına
    ve de özellikle bu "ulan alçak!"lara naıl dayanılır kısmına biraz yer verseniz diyorum.
    Öyle makbule geçecek ki bilemezsiniz.

    YanıtlaSil
  2. Yılmaz ABİ ;mekanı kurmuşsun,haberimiz olmamış,hayırlı olsun ağabey.

    Şimdilik bu kadar,ellerine sağlık...
    hüseyin sungur TARSUSLU

    YanıtlaSil
  3. Sayın Tarsuslu,
    Mekanımızı ziyaretinizden onur duyduk.
    "Demokrat Mersin" kadar olmasa da burada da okuyucularınızdan var.
    Bakmayın sessiz kaldıklarına mekanımız kalabalık aslında.
    Kaleminize kuvvet diycem ama teknoloji işi bozdu, klavyenize kuvvet, ellerinize, yüreğinize sağlık, Demokrat Mersin'e Ankara'dan selam olsun.
    Sevgiler
    Z. Bakoğlu

    YanıtlaSil