3 Aralık 2010 Cuma

Kör Olasıca Fakir Fukara Takımı

Fakir fukara takımına iyilik yaramaz ciğerim!

Bunlar görüldükleri yerde ezilmelidir!

(Ulan karıştırdım mı ne! Bu söz benim için söylenmemiş miydi be!)

xxx xxx xxx

Afyonkarahisar’da yedi kişi özel bir hastanede katarakt ameliyatı olduktan sonra kör oldu.

Sosyal Güvenlik Kurumu ile anlaşmalı olan özel sektör göz merkezinin gezici heyeti 26 Ekim 2010’da Sandıklı’ya bağlı Hırka ve Emirhisar köylerine giderek halkı göz taramasından geçirmiş, katarakt oldukları tespit edilen yedi kişiyi ameliyat etmiş, ameliyattan sonra bu kişileri kör olmuşlardır.

Köylülerin şikayeti sonucu, ameliyatın yapıldığı özel hastane kapatılmıştır. (Gazeteler, 1 Aralık 2010)


xxx xxx xxx

Bu fakir fukara takımı artık özürlü.

Bugün 3 Aralık Dünya Özürlüler günü.

Bize yedi kişi daha katılmış oldu böylece.

(Bu fakir dostunuzda da katarakt var; sadece sol gözümle baktığım libofaşist bir gazeteciyi melek gibi görüyorum; gerisini siz düşünün artık!)

xxx xxx xxx


Ben size “bu fakir fukara takımına iyilik yaramaz” dememiş miydim!

Bakın; şikayetçi olmuşlar, özel hastaneyi kapattırmışlar!

Sanki kendilerinde hiç kusur yok!

Sen bir kere Rabbine sordun mu kardeşim, nerede ameliyat olayım diye?!.

Belki sana “Cleveland’a git ey kulum.” diye yol gösterecekti, nereden biliyorsun!

Sen rabbine sormayı akıl bile edeme, kendini küt diye “taramacılar”ın kucağına at; ondan sonra da şikayetçi ol!

xxx xxx xxx


Uzmanlar, Sağlık Bakanlığı’nın katarakt ameliyatlarında bu tip özel kuruluşlara ödediği 800 lirayı 400 liraya düşürdüğünü, ayakta kalmak için çabalayan bu tip kuruluşların da ucuz ve kalitesiz malzeme kullanmak zorunda kaldığını; bu nedenle de, benzer ameliyatların tümünün aynı riski taşıdığını ifade ediyorlar. (Gazeteler, 2.12.2010)

xxx xxx xxx

Dünyanın en kutsal mesleğinin öğretmenlik olduğu söylenir. Kendimi bildim bileli bu iddiaya hep mesafeli yaklaşmışımdır. Bana göre dünyanın en kutsal mesleği sıralamasında hekimlik mutlaka ilk akla gelen meslek olmalı. Allah’ın “Yarattıklarımın en şereflilerinden” dediği insanın acısını ağrısını dindirmek için çabalayan biri nasıl olur da kutsallık sıralamasında ilk sıraya oturtulmaz.

Diğer taraftan, bu en kutsal mesleği icra eden kişiyi yetiştiren de bir “öğretmen”…

O halde, “kutsal meslek” dendiğinde hekimlerin ve öğretmenlerin ilk sırayı paylaşmalarını öneriyorum.

(İlkokul öğretmenimin ismi Bahşende Bilgin’di. Allah’ın rahmetine kavuşmadıysa onu görüp ellerini, artık buruş buruş olduğunu sandığım o güzel yanaklarını öpmek ne kadar güzel olurdu.)

xxx xxx xxx


Bilebildiğimiz en kutsal yaratık: İnsan…

Bilebildiğimiz en kutsal meslek: Hekimlik…

Bilebildiğimiz en kutsal yaratık olan insanın kurduğu bu kahrolası kapitalist sistemde, bilebildiğimiz en kutsal yaratık ve meslek sahibi hekim, yine bilebildiğimiz en kutsal yaratık olan insana “Paran var mı hemşerim?!.” diye sorduğunda böyle oluyor işte! (“Artık sorulmuyor”, öyle mi?!.)

xxx xxx xxx

Rabbine sorup Cleveland’a gidenler -maşallah- taş gibi dönerlerken, kendi ayaklarına gelen “tarayıcılar”a teslim olanlar, kör olup kalıyorlar!

(“Tarayıcı” derken o hekimleri kırmak gibi bir amacım olmadığını tahmin ediyor olmalısınız; onlar ailelerini geçindirmek uğruna bizim için didinen kutsal emekçiler; bu kutsal insanları alınlarından öpüyorum.)

xxx xxx xxx


İslam entelektüelleri son günlerde -nedense- kişinin servetinin sınırını tartışıp duruyorlar ve tartışmalarından çıkan sonuç ne biliyor musunuz; ister inanın ister inanmayın, “hakkıyla elde edilen”(!) servetin sınırsız olabileceği!..

Bu entelektüel mastürbasyonda öyle karmaşık bir dil kullanıyorlar ki, ne dediklerini -bunca çabama rağmen- ben bile zar zor anlayabiliyorum. Oysa, Allah’ı, onun insanlara vazettiği dini ve insanı konu aldıklarına göre, bu tip yazıları yazmak onların görevi olmamalı mı?!.

İnsanı mutsuz eden, hatta insanı kör eden bu vahşi sistemi lanetlemek, insanlara gerçeği anlatmak, onlara yol göstermek bu entelektüellerin, ilahiyatçıların veya kendilerine her ne isim veriyorlarsa bu adamların/kadınların görevi olmamalı mı?!.

Cık…

Halkın seviyesine inmek(!) istemiyorlar!

Daha doğrusu, fakir fukara halkın seviyesine inmek istemiyorlar; servet sahipleri ile araları çok iyi, pek sıkıfıkılar; özellikle son sekiz yıldır…


xxx xxx xxx

Sahi; şu son servet barışında Türkiye’ye 5.000.000.000 doları getiren kimdi Allahaşkınıza, neden hâlâ bu kadının kim olduğunu bilmiyoruz?

xxx xxx xxx


WikiLeaks mı dediniz?

Alçaklarrrr!.. Müfterilerrrr!.. Namussuzlarrrr!.. Şerefsizlerrrr!..

xxx xxx xxx


Nereden nereye değil mi; katarakt ameliyatında kör olan fakir fukara köylülerle servet barışının, WikiLeaks’in, kapitalizmin, İslam ilahiyatçılarının, hekimlerin, öğretmenlerin, libofaşistlerin ve benzerlerinin ne ilgisi var değil mi?

xxx xxx xxx


Bu fakir fukara takımına iyilik yaramıyor ciğerim!..

İnsan Rabbine sormaz mı arkadaş!?.

Bunları söyleyince de biz kötü oluyoruz, iyi mi!

Bağışlayın ama; ulan gerçekten vay canına be!..

xxx xxx xxx

Son bir şey…

Bana inanmanızı rica edeceğim; fakir fukara köylü takımının kör olmasıyla ilgilenmektense entelektüel mastürbasyon yapmayı tercih eden İslam ilahiyatçıları da Rablerine sormuyorlar…

Onların nedeni farklı ama.

Onlar, servet sahipleriyle bozuşmak zorunda kalacaklarından endişe ediyorlar!

Biliyorlar çünkü…

Rabbin vereceği cevabı biliyorlar…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder