30 Kasım 2010 Salı

Tüm Zamanların En Büyük Devrimcisi

İkiyüzlülükten, cahillikten, kalleşlikten ve ihanetten gına geldi arkadaş!

Bugüne kadar sürekli olarak “Kuran’dan solculuk çıkar mı/Kuran’dan sosyalizm çıkar mı” türünden yazılar okudunuz. Hatta kimi hain kalemler, bu kutsal çabayı “Kuran’dan sosyalizm çıkarma çabaları” türünden bel altı vuruşlarla alaya almaya çalıştılar.

Kısa keseceğim ve net soracağım arkadaş!

Bana, tüm zamanların en büyük Devrimcisini söyle!

Kıvırtma, yalana dolana sapma, inanmadığın şeyleri eveleyip geveleme!

Bana, tüm zamanların en büyük Devrimcisini söyle!

Kim?

Marx mı, Lenin mi, Mao Zedung mu, Che Guevara mı?

Kim?

İnsanların tüm mal ve nimetlerden, rızıklardan eşit biçimde yararlanmaları gerektiğini, sosyal statü olarak mümkün olduğu kadar eşit biçimde bulunmaları gerektiğini anlattığım sağcı Müslüman(!) bir genç, “İyi de, komünistler hep silah kullanarak bir şeyler yapmaya, iktidarları devirmeye çalışıyor!” diye aklınca tavır koydu.

Tamam!

Kabul!..

Sorumu bu minvalde geliştirerek tekrarlayacağım o zaman.

Bana silah kullanarak devrim yapan, silah kullanarak iktidar deviren, silah kullanarak/savaşarak statüyü alt üst eden tüm zamanların en büyük Devrimcisini söyle!

Kıvırtma, yalana dolana sapma, inanmadığın şeyler konusunda eveleyip geveleme!

Kim bu tüm zamanların en büyük silahlı Devrimcisi?

Marx mı, Lenin mi, Mao Zedung mu, Che Guevara mı?

Kim?

Neden bu denli sinirli, bu denli hırçın, bu denli isyankâr olduğumu sorgulayıp duruyorsunuz!

Bıktım ikiyüzlülüğünüzden birader!

Yetti!..

Gına geldi!..

Bana öyle bir Devrimci söyleyin ki, bu devrimcinin yaptığı tüm zamanların en büyük devrimi hâlâ taş gibi sağlam olarak hüküm sürüyor olsun! (Pratiğini yozlaştıran sahtekârların eylemlerini bu muazzam devrimle karıştırmayın sakın; onlar hırsız, onlar hain, onlar sahtekâr!)

Hadi size bazı ipuçları vereyim:

Bir gün içinden gelen bir sese kulak vererek bir “dağa” çıkıp bir mağaraya kapanmasıyla başladı her şey.

Sonra silah kullanmaya, bizzat savaşmaya başladı.

Kima karşı savaşıyordu peki?

Oligarşiye!.. (Komünist ağzı oldu değil mi; sizi gidi kırtosbağaları sizi!)

Sizin gibi oturduğu koltuklarda klavye başında ona buna çamur atarak savaşmadı O; elde kılıç, elde mızrak, elde ok ve yay kendinden katbekat güçlü orduların içine daldı.

Sizin atalarınız çok kızıyorlardı O’na; çünkü “kurulu düzen”i değiştirmeye çalışıyordu; nitekim, o denli büyük bir devrimciydi ki, o kahrolası düzeni değiştirip paramparça etti.

Hâlâ anlamak istemediğinizi biliyorum; bu nedenle, kitlelere söylediği bazı garip(!) şeyler konusunda ipuçları vereceğim biraz da.

Bu arada, sonradan kıvırtmamanız için “solculuk” nedir, ona kısaca değineyim; siz bunun tam tersini “sağcılık” olarak kabul edin. Aşağıdaki paragrafı “Vikipedi”den aldım; laf aramızda, bu satırları, sırf bu çalışmam nedeniyle ısmarlama yazdırsaydım, hatta ben yazsaydım, bu kadar isabet sağlayamazdım. (Bu arada, bu fakirin “solcu” olmadığını da biliyor olmalısınız.)

Bakın, solculuk neymiş:

“İyileştirme arayan veya var olan sosyal hiyerarşiyi (insanlar arasındaki sosyal yapıdan kaynaklanan üstünlük) kaldırmak isteyen ve zenginliğin ve imtiyazların eşit dağılımını destekleyen politik harekete karşılık gelen terim.”

Sizi gidi ahlâksız kırtosbağaları sizi!

Bakın o tüm zamanların en büyük Devrimcisi neler söylemiş(Çok kısaltarak veriyorum):

“Ahlâk yoksunları bir gün hesaba çekildiklerinde malları onları kurtarmayacaktır. (Leyl, 4-11)

“Arınıp temizlenmek için malını harcayan, kesinlikle mutlu olacaktır. (Leyl, 18-21)

“Hayır! Bilakis asıl siz öksüze izzeti ikramda bulunmuyorsunuz. Birbirinizi yoksulu doyurmaya teşvik etmiyorsunuz. Her şeye açgözlülükle saldırıyorsunuz. Mala mülke gözünüz doymuyor; yığdıkça da seviyorsunuz…” (Fecr, 17-20) (Ben de bir ekleme yapayım: Gizli banka hesaplarıyla ünlü İsviçre’yi marazi bir tutkuyla seviyorsunuz! Neden acaba!)

“Mal ve servet arzusu nedeniyle gözünüz öylesine dönmüş ki, ele geçirme hırsı gözünüzü bürümüş! (Adiyat, 8)

Ve muhteşemlerin muhteşemi, okuduğunda insanı hüngür hüngür ağlatan o muazzam sözler; iyi okuyun, ezberleyin; bir kağıda yazıp, her an görebileceğiniz bir yere asın!

“Dini yalanlayanı, yetimi itip kakanı, yoksulun doyurulmasını özendirmeyeni, yardıma ve iyiliğe engel olanı gördün mü! Bunlar namaz kılarlar, ama namazları riya içindir! Vay haline bu namaz kılanların! Vay haline bu kuru kuruya yatıp kalkanların! Vay haline bu riyakârların!” (Maun, 1-7)

“Vay haline bunların ki, boyuna mal istif edip sayarlar da sayarlar; bunlar mallarının kendilerini sonsuza kadar yaşatacağını zannederler!” (Hümeze, 2-3)

“Ölçeği tam ölçün, hak yiyenlerden olmayın. Doğru terazi ile tartın. İnsanların malına mülküne göz dikmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak sağa sola saldırmayın.” (Şuara, 181-183)

Sizi “konjonktür gereği” amerikanın dostu kesilen riyakârlar sizi; tüm zamanların en büyük Devrimcisinin bu son sözlerini tekrar edeceğim; bakın “artık” ağzınıza almaya çekindiğiniz “emperyalizm”i nasıl mahkûm ediyor:

“Yeryüzünde bozgunculuk yaparak sağa sola saldırmayın!”

Sizi riyakârlar sizi; her Cuma çıkışında tekrarlanan o kutsal amerikan karşıtlığı neden birden bıçak gibi kesildi?!. “Kadim dostunuz” amerikan haydudunun Müslüman Irak’ta 2.000.000 insan öldürmesine neden sessiz kalıyorsunuz?!.

Sizi kırtosbağaları sizi; Kuran’dan sosyalizm çıkarma çabaları ha!

Devam edelim; bakalım bu eşi benzeri görülmemiş “Devrimci” başka neler söylemiş:

“O ülkede Firavun büyüklük taslamış ve halkını sınıflara ayırmıştı. Onlardan bir grubu ezmek istiyordu. Oğullarına kurbanlık muamelesi yapıyor, kadınlarını hayasızlığa zorluyordu. Sürekli terör estirip duruyordu. Biz ise o ülkede ezilenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve Firavun’un yerine geçirmek istiyorduk” (Kasas, 4-5)

Vay canına be!

Sırf bu paragraf için üç ciltlik kitap yazamazsam namerdim!

Yerimiz dar; bu nedenle, “sınıflar”, “bir grubu ezmek”, “sürekli terör estirmek” gibi sözler için bir şey söyleyemeyeceğim; ama “kadınlarını hayasızlığa zorluyordu” için şunu söylemeden geçemeyeceğim:

Devlet İstatistik Enstitüsü, “sağcı” Özal zamanında, Türkiye’de “vesikalı orospu” sayısının % 500 arttığını söylemişti, % 500… (Şu anda, bir mucizeye tanıklık ediyorsunuz; Firavunların ortadan kalkmadığını en yetkin ağızdan, Kuran’dan okuyor; Allah’ın mucizesine tanıklık ediyorsunuz!) Devlet, uyguladığı ekonomi politikalarıyla kadınları orospuluğa itiyordu; bu kadınlar durup dururken ahlâksızlaşmamıştı! Dikkat edin; bunu söyleyen Devletin resmi kuruluşuydu, komünistler veya solcular değil!

“Hâlâ aklınızı işletmeyecek misiniz?!.” (Kasas, 60)

“Allah pisliği aklını kullanmayanların üzerine bırakır!” (Yunus, 100)

“İçinizden erdemli kişiler pek az çıkıyor. Bu nedenle siz de zalimlere uyuyor, refah ve lüks hayat uğruna günaha gömülüp gidiyorsunuz!” (Hud, 116)

“Andolsun, size hakkı okuyorum, ama çoğunuz haktan tiksiniyorsunuz!” (Zühruf, 78)

Buraya kadar okuduklarınız için, hiddetten köpürüp durduğunuzu bilmiyor değilim; ama “hatırlatıp öğüt vermenin inananlara yarar sağlayacağını” umut ediyorum. (Zâriyat, 55)

Şimdi dikkat kesilin sahtekârlar!

“Rızık bakımından kiminiz kiminizden zengin kılınmışsınız. Ama siz zenginler (ve zenginliği savunan siz sağcılar.Y.Y.) arada fark kalmaz, eşit hale geliriz diye bu rızıkları yanınızdakilerle paylaşmıyorsunuz! Allah’ın nimetini mi inkâr ediyorsunuz!”(Nahl, 71) (Dikkat edin; cümleyi ünlemle bitirdim)

N’oldu; hani eşitlik komünistlikti?!.

Hiç kıvırtmadan söyleyin bakayım; siz Allah’ın nimetini inkâr mı ediyorsunuz? (Bu kez soru işaretiyle bitirdim; size hâlâ bir şans verdiğimi gözardı etmeyin.)

Hey yüce Yarabbim!

“Eşitlik” bu tüm zamanların en büyük Devrimcisinin ağzından çıkan sözlerle nasıl da güzel anlatılmış, nasıl da güzel!

Ne diyor Devrimci?

Eşitliği reddedenler Allah’ın nimetini, dolayısıyla Allah’ı inkâr ediyorlar!

“Yuh size ve Allah’ı bırakıp da taptıklarınıza!” (Enbiya, 67)

Bakın uyarmadı demeyin; “Siz, rahat ve lüks içinde yaşayanlar azaba çekildiğinizde çok kötü feryat edeceksiniz!” (Mü’minun, 64)

Arkadaş, siz gayba inanıyor, hatta namaz bile kılıyorsunuz değil mi; o halde tüm zamanların en büyük Devrimcisinin sözünü dinleyip neden “size rızık olarak sunulanlardan başkalarına pay çıkarmıyorsunuz?” (Bakara, 3) Siz, “gerçeği örtenler için rezil edici bir azap olduğuna” da mı inanmıyorsunuz yoksa?!. (Bakara, 90)

“Paylaşımcılar” diye sözüm ona aşağıladığınız insanların iki eli ahrette yakanızda olacak unutmayın; çünkü bakın tüm zamanların en büyük Devrimcisi ne diyor:

“Sana neyi paylaşacaklarını soruyorlar. Onlara söyle: İhtiyaç fazlası olan her şeyi.” (Bakara, 219)

Ne diyor Devrimci?

İhtiyaç fazlası her şeyi paylaşacaksınız!

Bu kadar!

“Kuran’dan sosyalizm çıkarma çabaları” ha!

Hangi sağ görüş bugüne dek ihtiyaç fazlası her şeyin paylaşılması gerektiğini söyledi?!.

Anlama güçlüğü çektiğinizi (aslında “çeker gibi görünmenin” daha kârlı olduğunu bildiğinizi) bildiğim için tekrar edeceğim:

Tüm zamanların en büyük Devrimcisi; eline silahı alarak hakim sınıflarla göğüs göğüse savaşmış olan, oligarşiye karşı silahlı isyan başlatmış olan o Aziz Devrimci ne diyor?

“İhtiyaç fazlası her şeyi paylaşacaksınız!”

Daha ne konuşuyorsun birader!

“Faiz”den konuşalım mı biraz da?

Hangi “sağcı” doktrin “faizin serbest piyasanın meşru araçlarından biri” olduğunu inkâr edebilir; böyle bir şey mümkün mü? Şu anda (2010) iktidarda bulunan sağcı parti, faiz gelirlerini beyan bile ettirmiyor! Açın Gelir Vergisi Kanunu’nu bakın; stopaja tabi tutulmuş faiz gelirleri isterse katrilyon lira olsun, beyan bile edilmiyor! Borsadan trilyonlar kazananlar gelir vergisi beyannamesi bile vermiyor!

Bakın, oligarşiye karşı silahlı isyan başlatan, tüm zamanların en büyük Devrimcisi ne diyor:

“Faiz yiyenler, şeytan çarpmış saralı gibi kalkarlar. Çünkü, ‘Faizin alışverişten farkı yok’ derler. Oysa Allah alışverişi helâl faizi haram kılmıştır. Kim bu öğütlere kulak verir de faizi hemen terk ederse, geçmişine sünger çekilir. Artık gerisi Allah’a kalmıştır. Kim de tekrar başlarsa cehennemi boylar; bir daha da oradan çıkamaz.” (Bakara, 275)

Yerimiz dar, uzun uzun yazma şansımız yok; bu nedenle bu tüyler ürpertici sözler üzerinde daha fazla duramıyorum; ama “bir daha da oradan çıkamaz” kısmına dikkatinizi çekmekten de kendimi alamıyorum.

Kötü yoldasınız arkadaş; gelin vakit varken “Kuran’da sağcılık aramak”tan bir an önce vazgeçin; sonra gerçekten çok pişman olacaksınız!

Of yarabbim of!

Savaştan söz ediyorduk değil mi?

Bakın, sizin şu “piyasanın meşru aracı” için Devrimci ne diyor:

“Ey iman edenler! Allah’ın öfkesini çekmekten sakının. Eğer gerçekten iman etmişlerdenseniz faizi terk edin. Eğer terk etmezseniz, bilin ki, Allah’a ve Peygamberi’ne savaş açmış olursunuz.” (Bakara, 278-279)

Savaş açmak, harp etmek!..

Kime karşı?

Allah’a ve Elçisi’ne karşı!..

Ne dersiniz; yukarıda sözünü ettiğim Müslüman gencin söylediği gibi hakim sınıflara karşı mı savaş açmak istersiniz, yoksa Allah’a ve Peygamberi’ne mi?!.

Savaştan söz ediyoruz burada sahtekârlar sizi, savaştan!

Allah sizi affeder inşallah…

Bugünlerde “ballı ihalelerden” Kuran okumaya fırsat bulamıyorsunuz; ben size yardımcı olayım:

“Yolsuzluk yapanlar, kıyamet günü bu yolsuzluklardan kazandıklarıyla gelirler. Kimsenin yaptığı yanına kâr kalmaz!” (Ali İmran, 161)

Özelleştirmeler, satılık kalemşörler, özelleştirmeler… Konuşturmayın beni; çünkü yerim dar! Bundan on yıl önce yazdığım kitapta “Allahaşkınıza Telekom’u özelleştirmeyin, bu kurum Türkiye’nin en çok kurumlar vergisi ödeyen kuruluşu, sizin aklınızdan zorunuz mu var!” demiştim; ve o tarihlerde beni çok sevmiştiniz, televizyonlarınızda konuk etmiş, ana haber bültenlerine çıkarmıştınız! O zaman “komünist” değil miydim de şimdi oldum?!. Bu denli değişmenizi nasıl açıklıyorsunuz? O zamanlar muhalefette idiniz de, şimdi iktidar mı oldunuz yoksa!?.

Allah’tan hiç mi korkmuyorsunuz arkadaş!

Aaahhhhh, Allah inşallah sizi affeder, inşallah…

Tüm zamanların en büyük Devrimcisi ne diyor:

“O servetler sizden yalnız zengin olanlar arasında dönüp duran bir kudret aracı olmasın!” (Haşr, 7)

Ne demek bu?

Bu devrimci zengin düşmanı mı, servet düşmanı mı?!.

Hangi sağcı görüş sahibi böyle bir sözü söyleyebilir; bugüne kadar hangi sağcı görüş sahibi böyle bir şey söylemeye cesaret edebilmiş veya gerek görmüş?!.

Bakın, bulunduğu ayetin ismi bile insanı mest eden o güzelim sözlere:

“Siz, Kuran’ın anlamını inceden inceye de düşünmüyor musunuz? Yoksa kalplerinizin üzerinde kilitler mi var?!.” (Muhammed, 24)

Hadi, altına ve gümüşe geçelim:

Bana, altın ve gümüş biriktirmeyi tasvip etmeyen bir sağ doktrin gösterebilir misiniz? Hangi sağcı siyasetçi hayatı boyunca bir kez olsun böyle bir şey söyleyebilmiş veya söylemiş?!.

Bakın, Devrimci ne diyor:

“Altını ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda harcamayanları acı bir azabın beklediğini haber ver.” (Tövbe, 34)

(Kolayını bulduğunu sanıyor ve Dolar veya Yuro biriktiriyorsunuz, değil mi? Allah yardımcınız olsun!)

Son bir şey…

Size göre insanlar malları hususunda diledikleri gibi davranabilirler değil mi? Hatta bunun gavurcasına bile nasıl da aşık olmuşsunuz: Usus-fructus-abusus; kabaca, kullanma, faydalanma, tasarruf…

Öyle mi?

Mallarım hususunda dilediğim gibi davranabilir miyim sahi?!.

Size ve savunduğunuz görüşe göre böyle tabii.

“Paran kadar konuş!”; öyle mi?!.

Bakın, Devrimci ne diyor:

“Ey Şuayb! Atalarımızın taptıklarını terk etmemizi veya mallarımız hususunda dilediğimizi yapmamamızı sana namazın mı emrediyor?” (Hud, 87)

Hz.Şuayb’e “namazı” ne “emrediyor”muş?

Namazı!..

Namazı!..

Emretmek!..

Bundan daha açık bir söz söylenebilir mi?!.

Namaz kılan biri, malları hususunda dilediği gibi davranamaz!

Kuran yalan mı söylüyor?!.

Boşuna yazıyorum, biliyorum bunu; çünkü tüm zamanların en büyük Devrimcisi uyarıyor bu konuda beni:

“İşte Allah’ın kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimseler bunlardır. Çünkü onlar duygusuz, kör ve sağır olmayı tercih ettiler.” (Nahl, 108)

Dikkat edin; “tercih ettiler” diyor Devrimci…

Tercih ettiler…

Aynen sizin gibi…

Tüm zamanların en büyük Devrimcisini, eline silah alarak oligarşiye karşı göğüs göğüse karşı savaşmayı şiar edinen bu mümtaz Devrimciyi hâlâ çıkaramadığınızı, “çıkaramamayı tercih ettiğinizi” biliyorum.

Hadi, “Kuran’dan sosyalizm çıkarma çabaları” diye alaycı ısmarlama yazılarınıza devam edin!

Allah sizi affetsin.

Sana selam olsun ey Muhammed Mustafa…


Önemli Notlar:

1) Bu çalışma “sağcıları” tahkir için kaleme alınmamıştır; çünkü dostlarımdan birçoğu sağcıdır. Bu çalışma, “Kuran’dan sosyalizm çıkarma çabaları” ve benzer isimler altında “ısmarlama” yazılar yazan kalemşörleri uyarmak, mümkünse doğru yola çekmek için yapılmıştır.

2) Üslup hırçıncadır, evet; ama böyle olması için yeterli nedenlerimin olduğu teslim edilmelidir.

3) Çalışmada, R.İhsan Eliaçık’ın üç ciltlik mealinden yararlanılmıştır. (yaşayan KUR’AN/Türkçe Meal-Tefsir/İnşa Yayınları, 2007)

4) Ayetler çoğu kere birebir verilmemiş; çalışmanın içeriği doğrultusunda kısmen kısaltılmış, kısmen birleştirilmiştir. Mealin tam metni için sözü edilen esere başvurulmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder