25 Kasım 2010 Perşembe

Bütün Ülkelerin Ezilen Yoksulları, Şirk Koşun!

Bu fakirin “nihai hedef”inin, “Herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacı kadar” olduğunu bildiğinizi sanıyorum.

Ne insani bir düstur değil mi; herkes yeteneği ölçüsünde verecek, herkes ihtiyacı ölçüsünde alacak.

İslamla tanışana kadar, bu asil paylaşımın yalnızca komünistler tarafından talep edildiğini düşünürdüm; sanırım orta yaşı geçtikten sonra, bir gün, Kuran’la ve Kuran’da bir ayetle karşılaştım.

Tuhaf bir ayetti!

Bir hayli tuhaf!

Şu mealde bir şeydi:

“Allah, müminlerin canlarını ve mallarını, karşılığında kendilerine cennet vermek üzere satın almıştır.” (Tövbe Suresi, 111. ayet)

Allah müminlerin canlarını alsın, tamam da; mallarını neden alıyordu ki?!. Ne yapacaktı bu mallarla?

O an içgüdüsel olarak önemsediğim bu ayetin aslında ne muhteşem bir şey olduğunu çok sonraları anlayacaktım:

Dağıttıracaktı!

İhtiyacı olanlara eşit biçimde dağıttıracaktı!

Kuran’ın genelinden gördüğüme göre, mesele bununla da sınırlı değildi; bakın daha neler olacaktı:

İnsanlar birbirlerini ezmeyecek, horlamayacak, sömürmeyecekti. Rızıklarda herkes eşit olacaktı; rızıkta ayrıcalıklı bulunanlar bu rızıkları ihtiyacı olanlara eşit biçimde dağıtacak; herkesin bu imkân ve rızıklardan eşit biçimde faydalanmasına çalışacaktı. (Nahl, 71) Mal ve nimetler yalnız zenginler arasında dönüp duran bir kudret aracına dönüşmeyecekti. (Haşr, 7) Tartıda ve ölçüde hile yapılmayacaktı. (Mutaffifin, 1) Sıkıntı içindeki fakir doyurulacaktı. (Hac, 28) Yemek yoksula, yetime ve esire seve seve yedirilecekti. (İnsan, 8) Kazanılanların ve yerden bizim için bitirilenlerin temiz ve güzel olanları infak edilecekti. (Bakara, 267) Mallar, gece ve gündüz, gizli ve açık infak edilecekti. (Bakara 274) Ribadan ve insanların mallarını üç kâğıt yaparak/zorbalık yaparak/özellikle de siyaset yaparak/ballı ihaleler alarak yemekten kaçınılacak; aksi taktirde korkunç bir azapla karşı karşıya kalınacağı bilinecekti. (Nisa, 161) İmkânı geniş olan bu imkândan harcayacak, rızkı kendisine ölçü ile verilmiş olan da bu kısıtlı imkânından, başka ihtiyaç sahiplerini de yararlandırmaya çalışacaktı. (Talak, 7) Allah yolunda (insanların mutluluğu için) harcama yapmamıza hiçbir şeyin engel olmaması gerektiği, göklerin ve yerin nimetinin zaten Allah’a ait olduğu bilinecekti. (Hadid, 10) Kısacası, ihtiyaç fazlası her şey, ihtiyaç sahiplerine dağıtılacaktı. (Bakara, 219)

Bu şekilde; insanlar eşit olacak, kimse kimseyi itip kakmayacak, kimse kimseye zulmetmeyecek, kimse aç kalmayacak, kimse perişan olmayacak, kimse kimseyi horlamayacak ve insanoğlu yeryüzünde kardeşliği ve barışı sağlayarak Yaratıcı’ya layık olmaya çalışacaktı.

Ne yalan söyleyeyim; o günlerde her ne kadar kabulde hâlâ bir hayli zorlanıyor olsam da, Kuran, Komünist Manifesto’dan daha etkileyici idi!

Vay canınaydı be!

Asaletine şu anda bile tüm kalbimle hayranlık duyduğum Komünist Manifesto’yu o günlerde bir kenara bırakmış, elime Kuran’ı almıştım.

Öyle hükümler vardı ki!..

Mesela, “bazıları” için, “Ben Müslümanım.” diyebilmek bile bir hayli zor bir şeydi; çünkü bunu dediğiniz an (can zaten O’nunda da) mallarınız da elinizden gidiyordu!

Allah söylerse, işte böyle söylerdi!..

Yanlış hatırlamıyorsam, Kuran üzerine yazdığım ilk kitap, Benzerleriyle Değiştirilenlerin Hikâyesi’ydi… Nasıl da keyif almış, nasıl da heyecanlanmış, nasıl da gururlanmıştım…

Artık Müslümandım ve mümin kardeşlerime sonuna kadar güveniyordum. O kadar ki, kitabın “Sunuş” kısmına, “Bu kitabı Müslümanlar, sosyalistler ve her iki disiplini de kabulden şimdilik kaçınan ‘insanlar’ için yazdım” cümlesiyle başlamıştım.

Müslümanlarla sosyalistlerin işbirliği yaparak iktidara gelmeleri gerektiğini savunuyordum; çünkü temelde birbirlerinden farklı değillerdi.

(O tarihlerde iktidarda liberal partiler vardı ve Türk halkının canına okumakta son derece kararlı görünüyorlardı. Aslında aynen bugünküler gibi, liberal miberal değillerdi; “miş” gibi yapıyorlardı sadece; çünkü önemli olan, ne olduğun değil, fakir fukaranın alınterini nasıl gaspedeceğindi; aynen bugünkü “mış” gibi yapanlar gibi…)

Cahillik kötü şey ciğerim!

Sen kazık kadar adam kalk kitap yaz, Müslümanlarla sosyalistleri işbirliğine çağır!

Ne var ki, bu iflah olmaz fakirin cahilliği sonraları da devam etti:

Müslümanların Kuran okumadıkları için bu denli acımasız, bu denli cahil ve bu denli ikiyüzlü olduklarını düşünmeye devam ettim uzun süre! Hiç ilgisi olmayan konularda kitap yazsam bile, araya hep bir-iki ayet sıkıştırarak Müslüman vicdanı Kuran’a yöneltmeye gayret gösteriyordum.

Sanıyordum ki, maldan mülkten, seksten, karıdan kızdan, cinden periden, büyüden faldan, kandil gecelerinden, kabir azabından, tırnak kesmekten, abdest bozan olaylardan, kurban kesmekten, ihale almaktan (özellikle ballı ihale almaktan) başka bir şeyle ilgilenmeyen Müslümanlar Kuran okurlarsa gerçeği apaçık görebilecekler!

Peh!

Cahillik kötü şey ciğerim!

Eğer biraz zorlama bir iyimserlikle yazar olarak kabul edilecek olursam, sanırım tüm zamanların en başarısız ve en cahil yazarı olmalıyım!

Aslında Müslümanlar Kuran okuyorlarmış!

Da…

Bakın nasıl okuyorlarmış:

“Allah, rızık hususunda kiminizi kiminizden üstün kıldı. Üstün kılınanlar, rızıklarını ellerinin altındakilere (köle ve hizmetçilere) vermiyorlar ki rızıkta hepsi eşit olsunlar. (Onlar ellerinin altındakilerle kendilerini eşit tutmazlarken, Allah’ı putlarla nasıl eşit sayıyorlar? Yoksa) Allah’ın nimetini inkâr mı ediyorlar?”

İşte böyle!

Peki, ayetin aslında, “köle möle” var mı?

Bu da ne ki; ayetin aslında, “Allah’ı putlarla eşit saymak” gibi ifadeler falan var mı?

Ne ilgisi var ciğerim!

Hani şu geçen çalışmamda sözünü ettiğim Necran Hristiyanları meselesi! “Bize inmedi, onlara indi” meselesi hani! E, putataparları anlattığına göre, müşriklerden söz ediyor olsa gerek.

Bu ayet de size önceki çalışmamda sözünü ettiğim Kral Hazretleri’nin mealinden! (Kur’an-ı Kerîm Ve Açıklamalı Meâli/Suudi Arabistan Krallığı/Medine-i Münevvere, 1987)

Bu mealin hazırlanmasında doçentinden tut da profesörüne kadar birçok Türk bilginin(!) emeği(!) var.

(Ayetin gerçek mealini son çalışmamda size sunmuştum; okumayanlar için tekrar ediyorum: “Bakın Allah rızık bakımından kiminizi kiminizden zengin kıldı. Oysa zenginler mallarını ‘arada fark kalmaz, eşit hale geleriz’ diye yanındakilerle paylaşmıyorlar. Allah’ın nimetini mi inkâr ediyor bunlar?” R.İhsan Eliaçık/yaşayan KUR’AN/Türkçe Meal-Tefsir/İnşa Yayınları, 2007/Cilt 2, Sayfa 71)

O halde?

O haldesi şu arkadaş:

Kuran’a göre (aslında bu kralcı meale göre tabii) Allah’ı putlarla eşit sayanlar kimler?

Müşrikler!

Peki, köleleriyle rızıkta eşit olması gerekenler, rızıklarını köle ve hizmetçileriyle paylaşması gerekenler kimler?

Müşrikler!

O halde yapmamız gereken şey, hep beraber müşrikleşmek; ki, efendilerimizle rızıkta eşit hale gelelim, o rızıkları paylaşalım.

(Aslında, şu son yıllarda tam da Kralcı mealin tarif ettiği bir toplum olduk çıktık; e, rızıkları neden paylaşmıyoruz ki hâlâ!)

Hedef ufukta belirdi!

Yaşasın putlar ve yaşasın Allah; yaşasın hepsi birden!

Şirk gibisi var mı be!

Sonra gelsin rızıklar…

Da…

Bundan böyle ben insanlara neyi önereceğim; Kuran okumalarını mı, okumamalarını mı?!.

Çelişkiye bakın: Kuran (meal) okumayan, okuyandan daha masum olabiliyor; yoksa, tersi mi?..

Çelişkiye bakın: Eğer kafaları bir parça çalışıyorsa, yoksullar şirk koşmalıyken, zenginler tevhide sarılmalı!

Kafanız karıştı değil mi?

Bu arada, neden cennette 4.513 bakire, 12.356 dul değil de; 4.000 bakire, 8.000 dul?!.

Hocam, tırnağım kırıldı; çöpe mi atayım, toprağa mı gömeyim? Hocam, Ay yarıldığında sahabenin bahçesine düşen taş gri miydi, beyaz mı? Hocam, Hz.İsa mı önce gelecek, yoksa Mehdi mi? Hocam, Kuran’da altını ve gümüşü biriktirip Allah yolunda harcamayanlar eleştiriliyor, ben bunun yerine Yuro biriktirsem bu yükümlülükten kurtulmuş olmaz mıyım? Hocam belediyeden ihale almak için rüşvet vermek günah mıdır? Hocam, Kuran’da neshedilen ayetler hangileridir? Hocam, Allah sizden razı olsun, bizi ne de güzel aydınlatıyorsunuz…

Derin derin iç çekme sesi nasıl yazılır gerçekten?

Neyse, haydin şirke!

Bütün ülkelerin ezilen yoksulları, şirk koşun!

1 yorum:

  1. Eyvallah İhsan Eliaçık stili :) Allah inananları korusun inşallah.

    YanıtlaSil