3 Ağustos 2010 Salı

Kendime Mesaj

Mesaj Tarihi: 2/8/2010


Hani Rabbin meleklere şöyle demişti: “Ben çamurdan bir insan yaratacağım. Onu kıvama erdirip içine ruhumdan üflediğimde, önünde secde ederek eğilin.”

Bunun üzerine meleklerin hepsi toptan secde etmişti.

İblis secde etmemişti. O, kibre sapmış ve inkârcılardan olmuştu.

Allah dedi: “Ey İblis, iki elimle yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan neydi?!. Burnubüyüklük mü ettin, yoksa yücelenlerden mi oldun?!.”

İblis dedi: “Ben ondan hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu çamurdan!”

Allah buyurdu: “Hadi çık oradan! Sen kovulmuş birisin!”

* * *

Yukarıdaki anlatım Kuran’dan bir alıntı. Sâd Suresi… 71’den 77’ye kadar olan ayetler…


* * *


“Andolsun biz Ademoğullarını onur ve üstünlükle donattık, onları karada ve denizde binitlere yükledik. Onları güzel ve temiz rızıklarla besledik. Ve onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık.”

* * *


Bu paragraf da Kuran’dan; İsra Suresi’nin 70. ayeti…

(Bu arada, sanırım önemli olabilecek bir not: Kuran’la ilgili yazıların tamamına yakınında, “insanın en şerefli varlık” olarak anlatıldığını okuyacaksın, inanma; Kuran, “en şereflisi” demiyor, “en şereflilerinden biri” diyor. Ayet nasıldı: “Ve onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık.” Hepsinden değil yani, “birçoğundan”… Literatürdeki “eşrefi mahluk”, “en şerefli yaratık” anlamına gelmiyor; “şerefli yaratık” demek bu. Yani insan şerefli bir yaratıktır ama en üstün yaratık değildir. Bunun Kuran’da bize böyle bildirilmiş olmasının bir hikmeti olmalı.)

* * *


Gördüğün gibi, insan yaratılmışların en üstünlerinden biri. Arz ölçeğinde en üstünü tabii.

Uzaydaki başarı, kök hücre, genetikteki akıl almaz keşifler, “düşünebilmeyi en üst seviyeye çıkarma” gibi muazzam bir ayrıcalık, özgür irade, muhtemelen nerede durdurmamız gerektiğini bilemeyeceğimiz teknolojimiz; kısacık bir geçmişte muazzam bir ilerleme…

* * *


Bak, o eşsiz deha, Allah’ın o nadide kulu, yirmi yıl önce ne ne diyordu:

“… Eğer her insan beyninde yalnızca bir sinaps (bağlantı) olsaydı -çok muazzam bir budalalığa karşılık olarak- zihin yönünden ancak iki seçeneğimiz olacaktı. İki sinapsımız olsaydı, o zaman 2 üssü 2 = 4 seçenek; 3 sinapsımız olsaydı 2 üssü 3 = 8 ve genel olarak ‘N’ sinaps için 2 seçenek olurdu. Halbuki insan beyni 10 üssü 13 sinapslık bir rakamla nitelenmektedir. Böylece, insan beyninin alabileceği farklı haller de 2’nin 10 trilyon kere kendisiyle çarpılması sonucu hesaplanabilir. Bu, tasarlanamayacak kadar büyük bir sayı olup, Evren’deki elementer partiküllerin (elektron ve nötron) tümünün toplamından bile daha büyüktür. … Bunun yanıtı, beynin bütün olası durumlarının asla gerçekleşmemiş olmasıdır; insanlık tarihi boyunca hiçbir insan tarafından içine girilmemiş, hatta bir kez olsun göz atılmamış inanılmaz derecede zihin düzenlemeleri mevcuttur. Mikrodevreler bir önceki paragrafta hesapladığımız sayıların bile çok daha üstünde zihinsel düzenleme olasılıkları getirir ve böylece insan beyninin o şaşırtıcı ‘benzersizliği’ en yüce boyutlara ulaşır.” (Kozmos-Evrenin Ve Yaşamın Sırları/Carl Sagan/Altın Kitaplar Yayınevi, 1990)


* * *

İnsan, kafatasının içindeki o sihirli düzenekle muazzam bir yaratık, müthiş bir tasarım, akıl almaz bir sanat eseri…

De…

Bu gezegende kullanılmak üzere ona emanet edilen bu beden, bu olağanüstülükle mütenasip değil… (Mütenasip: Uygun, yaraşıklı, orantılı)

Yaşlanıyor, güçten düşüyor, çözülüyor, çürüyor hatta; çünkü “zaman” denen o inafsız öğütme makinesine karşı hüzün verici ölçüde savunmasız; “zaman” diye bir şey varsa tabii!

(Bu arada; bu hüzün verici(?) “savunmasızlık”(!) da çok büyük bir nimet tabii; bunu bir başka mesajda anlatırım. Düşünsene; “ölüm” olmasaydı, dolayısıyla “yeniden başlamak”, halimiz ne olurdu!)

* * *

Demem o ki, “insan” denen bu muazzam sanat eseri, 70-80 yılla sınırlı bu emanet bedenle ziyan edilemeyecek kadar değerli.

O halde?

O haldesi şu ciğerim: Artık bu Evren mi olur bir başka Evren mi, veya bu zaman mı olur şu zaman mı bilmem; bildiğim -umduğum aslında- tek şey, bu uyarıyı ”bir başka alemde”, o veya bu biçimde okuyacak oluşun…

Sana uyarım şu:

İnsanın da bir parçası olduğu “yaşam”, -sanırım- Yaratıcı’nın en muazzam eseri; ona değer ver, ona saygı göster, ona karşı için her zaman merhametle dolu olsun… (Yoksa, sen onun küçücük bir hücresi misin?)

Ve kendi çıkarından başka bir şey düşünmeyen hödüklerin, aptalların, salakların, namertlerin, kurnazların, “zavallıların” yani, Hz.Musa’nın deyişiye “beyinsizlerin” yani (A’raf, 155); bu muazzam sanat eserine karşı saygısızlıkları karşısında her zaman mücadele et, her seferinde bu kutsal mücadeleni sürdür; böylece, “eşrefi mahluk” olma yolunda mesafe katet.

Bu mücadelede karşında hep beyinsizleri ve özellikle “muktedirler”i bulacaksın; onlara asla boyun eğme ciğerim, aman gözünü seveyim…

Seni Yaratan, sana bu “aklı” bahşeden, seni benzersiz kılan Güç ne diyor?

“Sakın hainlere yardakçı olma!” (Nisa, 105).

Sakın ha!..

Unutmadan; sakın ola kimseye aptal muamelesi yapma.

Ayıp oluyor!

“Şu an”da bunu “yiyor” olabilirler.

Ama bunun bir de “sonrası” var!

Var var; olmasa bu uyarıyı okuyor olamazdın zaten.

Son bir şey:

Sahip olduğunu sandığın şeyler sana sahip oluyor, tükettiğini sandığın şeyler de seni tüketiyor aslında.

Bu kısırdöngüyü düşün arasıra; “zaman”ını boşa harcıyor olabilirsin çünkü!

Sen de bana yaz.

“Zaman”ı takma kafana ciğerim; sen yaz, ben bulup okurum.

Yaz veya yoğun biçimde düşün.

Gerisi kendinden hallolur zaten; merak etme…

Ölüp giden, çürüyen, bu emanet bedenin ve dünyada sahip olduğunu sandığın malın mülkün; “zihinsel düzenlemelerin” ve bunun sonuçları hep “burada” kalıp yaşamaya devam ediyor.

Senin gibi…

Haybeye uyarmıyoruz herhalde…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder