26 Ağustos 2010 Perşembe

Suç Kimde ?

Adı Ömer Çetin’di.

20 yaşındaydı.

Üniversite öğrencisiydi.

Tanrı izin verseydi edebiyat öğretmeni olacaktı.

Ama Tanrı izin vermedi.

Neden?

Çalıştığı inşaattan düşererek öldürdü onu çünkü!

Çünkü bu Tanrı gaddar bir Tanrı; kimini eline keser verip inşaata sürüyor; kimini de elindeki milyon dolarlarla dolu çantalarla bankaya/borsaya gönderiyor…

Bu benim açıklama tarzım değil; bizim referandumda “hayır” oyu kullanacak oluşumuza sirinlenip kirli ağızlarından salyalar saçarak “bunların aklı yok!” diyenlerin söylemi…

Biri çıkıp da, “Ciğerim, bu kapitalist sistemin, özelikle vahşi liberalizmin kurallarından biridir; rekabet esnasında böyle şeyler olur, dünyanın her tarafında oluyor!” dese, o adamı alnından öperim. Doğru söylüyordur çünkü. (Ama sonra ağzını da yırtarım; çünkü ömrümün yarısı inşaatlarda geçti. Biraz para harcayarak ne gibi önlemler alınması gerektiğini ve bu önlemlerden sonra kazaların en az seviyeye nasıl indiğini biliyorum. Muktedirlere “zırhlı araç”, bana bir “emniyet kemeri” bile yok! Sahtekârlar sizi!)

Ama bunlar ağızlarından Allah’ı, Kuran’ı, Sünnet’i düşürmeyen tipler ve daha önce de benzerlerini yaşadığımız gibi, bu “cinayet”i de “kader” diyerek Allah’a yüklemekten zerre kadar utanmıyorlar!

Bunların Tanrısı garip bir Tanrı!

Ayrımcılık yapıyor!

Kendisine iman edenlere eşit davranmıyor.

Pislik bir Tanrı bu, kokuşmuş bir Tanrı!

Son derece açık ve tartışmaya hiç yer bırakmayacak kadar veciz bir biçimde söylemekten gurur duuyorum.

Ben bu Tanrı’yı reddediyorum!

Ben bu Tanrı’yı inkâr ediyorum!

Tövbe 31 ne diyor: “Allah’ın yanında hahamlarını ve ruhbanlarını da rabler edindiler. Meryem oğlu Mesih’i de öyle. Oysa kendilerine tek olan Allah’tan başkasına ibadet/kulluk etmemeleri emredilmişti. İlah yok o tek Allah’tan başka. Onların ortak koştuklarından arınmıştır o.”

Bunlar da kapitalizmi, malı mülkü, serveti, makam ve mevkiyi, şan ve şöhreti, hatta aynen Allah’ın söylediği gibi “ruhbanlarını” rabler edindiler. Allah’ın dinine yakışmayan ne varsa, “o ruhbanlarını” koruma içgüdüsüyle bütün suçu Allah’ın üzerine atmakta bir an bile duraksamıyorlar! (Hz.Peygamber bunu söylemişti; “Benim ümmetimin şirki riya olacak!” demişti.)

Bu naçiz yazıyı okuyanlar kendilerini günde otuz lira yevmiye için inşaattan düşerek ölen bu fukara üniversite öğrencisinin ana babasının yerine koymalıdır.

Çocuğunuzu okula gönderiyorsunuz, sonra kanlı bir kefen içinde cansız bedenini iade ediyorlar size; bu konuyu düşünün biraz.

Sizin de çocuğunuz var mı?

O zaman dikkatli olmanızda fayda var!

Çünkü ortalıkta gaddar, ahlâksız ve pislik bir Tanrı dolaşıyor!

Bu kalleşlerin kalleşi Tanrı, kimini eline keser verip inşaat yolluyor, kimini de eline milyon dolaralık çantalar verip bankaya!

Kahrolası kalleş bir Tanrı bu!

Neden hep fakir fukara çocuklarını öldürüyor bu Tanrı?

İstatistikler bunu gösteriyor; bu tip “kazalarda”(!) ölen çocukların tamamına yakını fakir fukara çocuğu; neden?

Bu çok basit bir matematik kuralı aslında; -ben bilmiyorum- matematiği iyi bilen biri bunu çok kolayca açıklayabilir.

Bu tip kazalarda yüz çocuk ölüyorsa, neredeyse yüzü de fakir fukara çocuğu!

Çünkü toplumun tamamına yakını fakir fukara, dolayısıyla bunların çocukları da; ve yine dolayısıyla bu tip işlerde çalışan tüm çocuklar da bu fakir fukaranın çocuğu.

Bu uğursuz Tanrı, bizim çocuklarımızı inşaatlardaki, tersanelerdeki, maden ocaklarındaki kazalarda öldürüyor; bunların çocuklarını ise daha sakalları bile çıkmadan şirketler kurdurarak zengin edip, bu tip kazalarda “çocuk öldürmeye” teşvik ediyor!

Kahrolası Tanrı!

Kahrolası!..

Ama -siz her ne kadar kabul etmemekte ısrar etseniz de- meselenin cevabı aşağıdaki soruda yatıyor:

Suç kimde; bu şerefsiz Tanrı’da mı, bizde mi?

(“Tanrı” sözcüğü özellikle büyük “T” ile yazılmaktadır, çünkü Kuran, bu şerefsiz Tanrı’nın, müminleri için gerçekten “Tanrı” olduğunu söylemekte, hatta bu müesseseye bir isim bile takmaktadır: Şirk!..)

Ömer Çetin’i öldürenler, Allah’ın kendilerini asla affetmeyeceğini bilmelidirler. (Nisa, 48)

Allah, “Ey inananlar! Müşrikler bir pisliktir. Artık bu yıllarından sonra Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar.” diye emredecek; sonra da bunlar kalkıp, “Referandumda ‘evet’ oyu vermek umre sevabından bile büyüktür!” diye sırnaşacaklar.

Soru tekrar karşımızda:

Suç kimde; bu şerefsiz Tanrı’da mı, bizde mi?

Bu soru layıkıyla cevaplandırılmadığı taktirde daha çok fakir fukara çocuğu inşaatlarda ölüp gidecektir.

Kapitalist paradigmada insan sadece bir “girdi”den ibarettir; cıvata gibi, kum gibi, çimento ve demir gibi; sıradan bir “maliyet unsuru” yani.

Düşüp ölürse, günde otuz lira için düşüp ölmeyi göze alacak milyonlarca “girdi” sırada beklemektedir nasıl olsa!

Kararar sizindir…

“İşte bu, bir hatırlatıcı ve düşündürücüdür.” (İnsan, 29)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder