4 Temmuz 2010 Pazar

Kuran’da Reenkarnasyon Var Mı

Bu sanırım bizim kaderimiz…

Dün akşam televiziyonda bir tartışma programı vardı, konuklar reenkarnasyonu tartışıyorlardı; tabii buna tartışma demek mümkünse.

Psikiyatrist politikacılar gibiydi, konuşuyordu, ama konuşmuyordu; Kuran’dan şifreler çıkaran çocuk da… Parapsikolojik araştırmalar yapan hanım konuya taraf olmaktan özenle kaçıyor, elini taşın altına sokmak istemiyordu. Ama en ilginç konuk ilahiyatçıydı.

“Reenkarnasyon diye bir şey söz konusu olamaz, çünkü Kuran’da böyle bir şey yok.” diyor, sonra da konuyla uzaktan yakından ilgisi olmayan birçok ayeti önce Arapçasından sonra da mealinden okuyup duruyordu.

Sanırım, programın bu denli düzeysiz olmasının nedeni, oturumu yöneten kişinin dünyada bu işi yapabilecek en son kişi olmasıydı. Ne konuya vakıftı, ne de oturum yöneticiliğine.

İnsanlık tarihinin en çok konuşulan fenomenlerinden biri, programın içine serpiştirilen sözümona habercilik adı altında en ucuz magazin programları formatında sulandırılıyor, kimin ne dediği, kimin ne anlattığı, kimin neyi nasıl yaşadığı akıl almaz biçimde karıştırılıyor; ciddi ciddi tartışılması gereken konu amatörlerin, cahillerin ve her şeyi sulandırmayı bir televizyonculuk başarısı sayan dangalakların yüzünden trajikomik bir gösteriye dönüşüyordu.

Her şeyimiz neden bu denli ucuz olmak veya ucuzlaştırılmak zorunda?!.

“Azz sonra”ların, arkaplandaki o “pazarcı çığırtkanı” sözümona motive edici seslendirmelerin, amatörce ve bıktırıcı tekrarlardan oluşan salak mı salak kurgulamaların, sırf canlı telefon bağlantısı saçmalığı olsun diye konuyu kavramaktan aciz birtakım insanların programa dahil edilmesinin… Tüm bunların ne kadar salakça olduğunu kavramaktan aciz mi gerçekten bu televizyoncularımız…

Her şeyi mahvetmekte neden bu denli marazi bir tutku gösteriyoruz?!.


xxx xxx xxx


Reenkarnasyon denen fenomen Kuran’da yoksa ne olmuş?

Kuran’da elektrik, televizyon veya internet de yok.

Kuran’da yok diye bunları da mı inkâr edeceğiz?!.

Kuran sizin ansiklopediniz mi; eğer böyle olsaydı Kuran’ın milyonlarca ciltten oluşması gerekmez miydi?

(Bu arada, Kuran’da reenkarnasyon yok mu gerçekten? Hadi bir an için öyle olduğunu varsayalım; peki, bunun olamayacağını belirten bir şey var mı?)

xxx xxx xxx


Aslında anlamış olmalısınız…

Meselem, reenkarnasyonun Kuran’da olup olmaması değil.

Kuran’da olmadığını idda ettikleri şeyler konusunda bu kadar sahte savaşlar veren tiplerin, özellikle at gözlüğü ile dolaşmaktan zerre kadar utanmayan kimi ilahiyatçıların ve kimi zırtapozların, Kuran’da tüm hatlarıyla çizilen kimi prensipler/emirler/çözümler konusunda, muktedirlerden gelecek tepkileri göğüsleyemeyeceklerini bildikleri için suspus olmaları.

Böyle sahtekârlık olur mu?

Örneğin, dün akşam, reenkarnasyon fenomeninin olmadığını iddia ettiği ayetleri adeti olduğu üzere önce Arapçasından okuyan ilahiyatçı, yaşamının herhangi bir döneminde Bakara 219’u, Nahl 71’i, Nisa 75’i veya bu sütunlarda daha önce yüzlercesini gördüğünüz diğer ayetleri de kitlelerin veya kısıtlı da olsa kendisini dinleyenlerin huzurunda böyle okumuş mudur? (Okumuşsa, kendisinden özür dilemeya hazırım.)

Reenkarnasyon, evrim, uzaylılar, mal ve nimetlerin eşit paylaşımı, cumhuriyet ve demokrasi, insan ve hayvan hakları, çevre, kadın erkek eşitliği, ahde vefa, vatan sevgisi…

Kuran’da yok de geç…

Peki ne var Kuran’da?

Muktedirler neyi uygun görüyorlarsa o var, bir de muktedirler neyi sakıncasız görüyorlarsa o…

Aynı şey televizyonlarda da var.

Sıkıntım budur aslında…

Kendi cahillikleri, çapsızlıkları, korkaklıkları veya sefil çıkar beklentileri nedeniyle Allah’ın muazzam mucizesini (Kuran’ı) bir çırpıda işlevsizleştirip atıyorlar bir kenara; sonra da mezarlıklara gidip, “sön ölülere işittiremezsin” (Neml, 80) mealindeki ayeti okuyorlar ölülere!

Son olarak şu salakça ve gereksizce yalakalığı mahkûm etmekte yarar var:

“Yüce Cenabı Hak tüm yaratıklarına bir ruh verecek kabiliyetten noksan mı yani?!.” diye karşı çıkıyor o hoca ve benzerleri reenkarnasyona veya benzer gerekçelerle evrime veya her ne ise ona işte.

Elindeki silahı bacağına sıktığının farkında bile değil dostumuz:

Yüce Yaratıcı, reenkarnasyonu veya evrimi veya her ne ise onu işte, tüm bunları yaratabilecek kabiliyetten noksan mı yani?!.

“E, bunları Kuran’da neden söylemiyor?” diye itiraz ediyor bir de.

Sen okumasını bilmiyorsan ben ne yapayım birader!

“Hatırla o zamanı ki Rabbin meleklere ‘Ben kupkuru bir çamurdan, değişken, cıvık balçıktan bir insan yaratacağım’ demişti. ‘Onu amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıp öz ruhumdan içine üflediğim zaman, önünde hemen secdeye kapanın’ Meleklerin tümü toplu halde secde ettiler.” (Hicr, 28-30)

Ne demek “onu amaçlanan düzgünlüğe ulaştırmak”?

Yaratıcı, onu o anda amaçladığı düzgünlükte yaratmaya muktedir değil mi yani?!. Neden önce yaratıp sonra amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıyor ki?

Sen okumasını bilmiyorsan ben ne yapayım birader!

Neniz var sizin, nasıl hüküm veriyorsunuz?!. (Kalem, 36)

Ve siz, kibirlenip kafa tutarak sersemce somurtuyorsunuz! (Necm, 61)

Düşünün bakalım… (Enam, 47)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder