19 Ekim 2010 Salı

Rüya I

Bir gün bitecek.

Uyanacağım.

Güzel tarafları yok değil; ama büyük kısmı, çok büyük kısmı, hep kabûs gibi.

Adaletsizlik, eşitsizlik, ikiyüzlülük, yalan dolan, cahillik, merhametsizlik…

Kibir… Salakça, sersemce, dangalakça…

Aptallık.

Özellikle aptallık…

xxx xxx xxx

Rivayet muhtelif…

“Rüyanı kendin oluşturuyorsun, bunu yaratan sensin!”, meselâ; “Bunu yaşamak zorunda değilsin!”

Bu daha da kötü!

Bilinç, yalanlardan oluşturulmuş sahte bir rüya yaratacaksa ve tüm bu olumsuzlukları görmezden gelerek kahpe bir bencillik sergileyecekse…

Ne kötü!

xxx xxx xxx

Bunca kahrın bir hikmeti olmalı.

“Tekâmül”ün bir gereği, meselâ; “deneme”nin, “imtihan”ın.

O zaman amenna…

xxx xxx xxx

İçine Tanrı’nın Nefesi üflenmiş yaratık, adaletsizlikten, kibirden, vahşetten, merhametsizlikten, aptalıktan, bencillikten ibaret olamaz!

Bir giz, bir sır, bir “gayb” olmalı.

Birden fazla rüya mesela.

Henüz fark edemediğim, ama aslında aynı “an”da görüp durduğum birden fazla, belki sonsuz bir rüyalar silsilesi.

Biri öyle, biri böyle, diğeri şöyle…

Ve toplamında sınırsız bir tekâmül…

xxx xxx xxx

Bir gün uyanacağım.

Bunu ummuyorum.

“Biliyorum” çünkü!

xxx xxx xxx

Yine de…

Kâbuslarla bezeli bu rüyaya “muhalefet şerhi” koymaktan kendimi alamıyorum.

Bunca kahır şart mı, mesela…

“Özgür irade” olmalı bu!

Belki de “insanca aptallığın” bir tezahürü.

Veya “henüz” yetersizliğin.

Bilmiyorum…

Tek bildiğim, bu rüyanın yorduğu, tükettiği…

xxx xxx xxx

Uyanmak istiyorum…

Aslında en ilginci de bu herhalde.

Uyanacağımı biliyorum…

Herkesin uyanacağını da.

Tabii, “herkes” diye bir şey “gerçekten” varsa…

xxx xxx xxx

Gerçek?

Ne zor bir soru.

Ne kadar zor…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder