15 Ekim 2010 Cuma

Sodom’a İnen Melekleri Anlamak İstiyorum

Bu çalışma bir suç unsuru oluşturur mu bilmiyorum.

Gazeteci değilim.

“Basın yayın ilkeleri” veya her ne deniyorsa, bu konudan anlamam.


xxx xxx xxx

7 Ekim 2010.

İzmir, Bornova.

Merhametli büfecinin, işyerinin önünde bir karton kutu içinde bakımını üstlendiği küçük kedi uyuyor. Hava soğuk olmalı veya etraf tehlikeli, bilmiyorum; mukavva kutuya sığınmış, büfeci karnını doyurmuş olmalı, uyuyor çünkü.

Beş genç adam geliyor.

Tipik lumpen burjuva görünümlü beş erkek.

Mukavva kutuyu devirip küçük kediyi uyandırıyorlar.

Bu Sodomlulara şaşkın şaşkın bakıyor, Allah’ın bu nadide yaratığı.

O şaşkınlık içinde, belki de büfeci gibilerdir, diye düşünüyor olsa gerek; yemek mi verecekler, ne!

Sonra gözü iriyarı olanın tasmasından tuttuğu köpeğe takılıyor.

Canavar gibi bir şey.

Yanılıyor tabii.

Köpek saldırmak istemeyince, o beş kişiden iriyarı olanı kediye müthiş bir tekme atıyor. (O kadar hızlı vuruyor ki, dengesini kaybedip kendi de yere düşüyor.)

Muhtemelen çenesi kırılan kedi, o iriyarı olanı dehşet dolu gözlerle süzerken, o Sodomlu bir tekme daha atıyor, korknuç bir tekme (O 80 kilo, kedi 3 kilo).

Kedi tam anlamıyla sersemlemiş durumda, kaçmayı dahi beceremiyor.

İriyarı olanı, kedinin başına ve karnına basıyor bu kez.

Basıyor, tabanıyla vuruyor, vuruyor, vuruyor…

Kedi kan revan içinde.

Ölüyor…

Sığındığı mukavva kutu içinde karnı tok olarak biraz önce uyumakta olan masum kedi, iki-üç dakika içinde linç edilerek öldürülüyor…


xxx xxx xxx

Şu anda kendimi, Hz.İbrahim’le görüştükten sonra Hz.Lut’u ziyarete giden “semavi elçiler” gibi hissediyorum. Onlar üç kişiydiler, ben tek başımayım. Onlar “elçi” oldukları için merhametliydiler ve pazarlık etmeyi kabul etmişlerdi; Sodom’da kaç “iyi insan” olduğuna dair pazarlık ediyorlardı. Yeteri kadar iyi insan varsa, Allah’tan aldıkları inisiyatif doğrultusunda tavır koyacaklar, belki de görevi iptal edeceklerdi.

Ben sıradan bir adamım; pazarlığa açık değilim!

xxx xxx xxx

Sıkıştığımda ben de herkes gibi dua ederim.

Yine sıkıştım.

Yine dua ediyorum.

xxx xxx xxx

Fatiha’yı okurken ne diyoruz:

“Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. Dosdoğru yola ilet bizi. Kendilerine nimet verdiklerinin, üzerlerine gazap dökülmemişlerin, karanlık ve şaşkınlığa saplanmamışların yoluna…”

Bu kez sadece 5. ayet üzerinde ısrar ediyorum.

“Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.”

Diğer ayetleri okumuyorum bu kez.

Günaha girmeye razıyım!

Sadece 5. ayeti tekrarlayıp duruyorum.

Yardıma ihtiyacım var çünkü…

xxx xxx xxx

“Yanız senden yardım dileriz” sözünü özellikle vurguluyorum.

Allah’ın yardımına ihtiyacım var çünkü.

O beş kişiyi istiyorum.

Özellikle o iriyarı olanı.

Şu anda derin bir tevekkül içindeyim.

Sadece dua ediyorum ve ağlıyorum.

xxx xxx xxx

Nasıl olur, ne zaman olur, ne şekilde olur, burada mı olur, “orada” mı olur, bilmiyorum; sadece tevekkül içinde dua ediyor ve ağlıyorum.

O beş kişiyi istiyorum.

Özellikle o iriyarı olanı…

xxx xxx xxx

Günaha girmeye razıyım!

3. ayet nasıldı:

“Rahman’dır, Rahim’dir O.”

Buna güveniyorum.

xxx xxx xxx

Pazarlığa kapalıyım.

O beş kişiyi istiyorum.

Özellikle o iriyarı olanı…

xxx xxx xxx

Sodom’un üzerine kükürt yağmıştı biliyorsunuz!

O iki elçi o gün neler hissetmişti…

Bunu merak ediyorum; o iki elçi o gün neler hissetmişti…

xxx xxx xxx

Bunu anlamak için…

Gözlerinin içine bakmak istiyorum.

Özellikle o iriyarı olanın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder