30 Eylül 2010 Perşembe

Silineceksiniz

İnsanoğlu mutsuz…

Savaşlar, çatışmalar, cinayetler, işkenceler, adaletsizlikler…

Sömürü?

Bini bir para!

Emek hırsızlığı?

Yüzbini bir para!

Kurnazlık?

Matematik tanımlamalar bu konuda yetersiz!

Aptallık?

En hazini de bu zaten…

“Kurnazlık”, “zulüm” ve “aptallık” bir arada!

Yaratıcı bunu affetmiyor (Kuran)…


xxx xxx xxx

Rab, halife atayacağını söylediğinde melekler ne demişlerdi:

“Orada bozgunculuk etmekte olan, kan döken birini mi atayacaksın?” (Bakara, 30)

Melekler, “halife” olarak atanacak olanın insan olacağını bilmekle kalmıyor, niteliklerini de sıralıyorlardı:

Bozguncu ve kan dökücü…

Gayb Allah’ın tekelinde olduğuna göre (Yunus, 20) melekler bunu nereden biliyorlardı peki?

Bu bir “gayb” değildi çünkü, daha önce de olmuştu ve Rab bir halife atayacaksa, bu hiç kuşkusuz “insan” olacaktı.

Hz.Adem, Arz’da yaşamış ilk insan değildi; bizim kuşağımızın/ırkımızın ilk insanıydı.

Bizden öncekiler, yaptıkları hatalar nedeniyle Arz’dan silinmişlerdi.

Yaptıkları en büyük hata neydi peki?

“Bana göre”, paylaşmaya yanaşmamışlardı; açgözlüydüler, kardeşlerini düşünüp her şeyi paylaşacaklarına mal ve nimetlerin tümüne sahip olmaya çalışıyorlar, bu nedenle “bozgunculuk yapıp kan döküyorlar”dı…

(Bu kanaatimi Kuran’ın geneline dayandırıyorum. Yaratıcı, bu “paylaşma meselesi”ni bizim ırkımıza indirdiği son Kitap’ta öylesine yoğun biçimde vurguluyor ki, bunun mutlaka bir nedeni olmalı. Satır aralarını, “eskiler paylaşmadı, bu nedenle onları yok ettim” biçiminde okuyorum.)

xxx xxx xxx


“Yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden öncekilerin sonu nice olmuş diye bakmıyorlar mı? Öncekiler bunlardan sayıca daha çok, kuvvetçe daha zorlu ve yeryüzündeki eserler bakımından daha üstün idiler.” (Mümin, 82)

Bizim bildiğimiz tarihte böyle bir şey yok…

“Yeryüzünde dolaşıp bir bakmıyorlar mı ki, nasıl oldu kendilerinden öncekilerin sonu? Onlar kuvvet yönünden bunlardan daha ağır ve baskındılar. Toprağı eşip deşip, didik didik etmişlerdi. Ve yeryüzünü bunların imar ettiklerinden daha fazla imar etmişlerdi.” (Rum, 9)

Bizim bildiğimiz tarihte böyle bir uygarlık yok…

“Andolsun ki biz sizden önceki kuşakları, zulmettikleri ve resulleri kendilerine açık kanıtlar getirdiği halde inanmadıkları için helak ettik. Günaha batanlar topluluğunu biz böyle cezalandırırız. Sonra onların ardından yeryüzünde sizi hükmedenler kıldık ki, nasıl iş yapacağınızı görelim.” (Yunus,
13-14)

“Nasıl iş yapacağımız” yeteri kadar görüldü bence.

“Biz yarattık onları ve kuvvetli yaptık bağlarını/eklemlerini. Dilediğimizde benzerleri ile değiştiririz onları. İşte bu bir hatırlatıcı ve düşündürücüdür. Dileyen Rabbine doğru bir yol edinir.” (İnsan, 28-29)

“Hatırlatıcı ve düşündürücü”

Peki “düşünen” var mı?

xxx xxx xxx

Eskilerin yeryüzünden neden “silindiklerini” biliyoruz galiba; “bize benziyorlarmış” da ondan…

xxx xxx xxx

Ben meleklere katılıyorum; ne gerek vardı ki?!.

Bu tür, bozguncu ve kan dökücü işte; eskiden de böyleydi, şimdi de böyle, bundan sonra da böyle (mi?) olacak!

xxx xxx xxx

Peki, melekler insanın tekrar yaratılmasına ve yeryüzünde halife kılınmasına “sitem ettiklerinde” hangi cevabı almışlardı?

“Şu bir gerçek ki, ben sizin bilmediklerinizi bilmekteyim!” (Bakara, 30)

Bak, bu “gayb” işte; bunu bilmemize imkân yok.

Belki de “bizden sonrakiler” düşünüp ibret alarak “paylaşmayı” seçeceklerdir. Her şeyin bir zamanı var herhalde. Tekâmül belki de böyle oluyordur. Bunu bilmemiz mümkün değil.

xxx xxx xxx


Kuran’da portresi çizilen bir tip var:

“Ezilmiş, boynu bükük bir yoksul.”

Bu tipin içinde “Yaratıcı’nın Nefesi” var (Sâd, 72); ve bu tip, “hükmeden kılındığı Arz’da” böyle ezilmiş ve boynu bükük bir biçimde dolaşmaya devam ettiği müddetçe, Hz.Adem ile başlayan son insan ırkı da “layık olamamış” demektir.

Silinir…

Yerine benzeri gelir.

Biz, Yaratıcı’nın bildiğini bilemeyiz (Bakara, 30); ama boynu bükük bu yoksulun, insanlığa neye mal olacağını bilebiliriz (İnsan, 28-29).

xxx xxx xxx

İçinde Yaratıcı’nın nefesini taşıyan insan, ezilmiş ve boynu bükük durumda!

“Rezzak”a “rağmen” yoksul çünkü!

Yaratıcı bunu affetmiyor!

Silineceksiniz…

Hz.Muhammed’in tebliğine rağmen, hâlâ inanmıyorsunuz çünkü!


xxx xxx xxx

Geçen gün ayak parmağımı kırdım, “yeryüzünde debelene debelene yürüyorum” şu anda; “dabbe”den farkım yok yani…

Söylemedi demeyin!

Güneş her an batıdan doğabilir.

Silineceksiniz…

O hor gördüğünüz “yoksul”, içinde “Yaratıcı’nın Nefesi”ni barındırıyor.

İnsanoğlu Arz’ı hak etmiyor; buna lâyık değil!

xxx xxx xxx

Silineceksiniz…

İnanmıyorsunuz, dolayısıyla “paylaşmaya yanaşmıyorsunuz”!

O boynu bükük yoksul yüzünden…

Silineceksiniz…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder