4 Eylül 2010 Cumartesi

Ölümlü Olan Herkes “Hayır” Demelidir

Kuran’da çok kısa, ama bu kısalığıyla ters orantıda öneme sahip muazzam bir sure var.

Maun Suresi…

“Maun” Arapça’da; “malın zekâtı, kendisinden faydalanılacak şey, eve lâzım olan şeyler, yardım, imdat” anlamlarına geliyor.

Bu sure, Mekkî bir sure; yani Müslümanlara ilk inen surelerden biri (17. sure, ama Mushaf’ın tertibinde 107. sırada yer alıyor).

Üzerinde düşündükçe insanı dehşete düşüren bu sure mealen şöyle:

1. BAK şu dini yalanlayana.
2. İşte bak, öksüzü hor görüyor.
3. Yoksulun halinden hiç anlamıyor.
4. O namaz kılanların vay haline!
5. O kuru kuruya yatıp kalkanların vay haline!
6. Çünkü gösteriş yapıyorlar,
7. En küçük yardımı bile geri çeviriyorlar.

Bu sureyi yukarıda gördüğünüz gibi meallendiren bilgin, bakın neler söylüyor (yer darlığından mecburen kısaltarak veriyorum):

“Böylesi tiplerin karakteri şudur: Öksüzü hor görür, yoksulun halinden hiç anlamaz, fakir fukara, garip gureba umurunda bile değildir. Kendi bencil çıkarlarından başka dünya yansa dönüp bakmaz. Varsa yoksa kendisi, malı mülkü, şanı şöhreti… Tanıyın bunları! Demek ki bugünkü tabirle vicdansız, merhametsiz, zenginlik hırsından gözü dönmüş, parası olmayana dönüp bakmayan, üstelik küstah; dini imanı, Allah’ı ‘fakirin ekmeği, züğürt tesellisi’ olarak gören kıpkızıl kapitalist tipler çağımızda bu karakterin ta kendisidirler!

Demek ki dini yalanlayanlar, öksüze hor bakan ve yoksulun halinden anlamayanlar aynı zamanda namaz da kılmaktaydılar. Çünkü namaz Mekkelilerin bildiği bir şeydi.

Demek ki bir dine inandığını söyleyip, üstelik namaz kılarak dindar geçinenler vardır. Onlardan da öksüzü hor gören, yoksula aldırış etmeyen, kendi bencil çıkarları dışında bir şey görmeyen, varsa yoksa kendi malı mülkü, şanı şöhreti için yaşayanlar vardır. İşte bunlar da dini yalanlayanlar gibidir. Onlarla bunlar arasında pek fark bulunmamaktadır. … Dinin esası ve özü sosyal yaşamdan, insanlara faydalı olmaktan, iyiliği yaymaktan, erdemli ve dürüst yaşamaktan, ekmeğini aşı olmayanla bölüşmekten, paylaşmaktan geçer. Çünkü mülkün sahibi Allah’tır. Komşusu açken tok yatanların, insanlar açlık sınırındayken villa üstüne villa alanların; sokaklar dilenci, öksüz, yoksul, garip gureba doluyken bu villalarda sabahlara dek yünlü seccadelerde namaz kılanların vay haline! Mazlumun ahı arşı alaya yükselirken, yoksulun açlığı yeri delerken, öksüzün ağlaması arşı çatlatırken sadece kıldıkları namazlara güvenerek ruz-i mahşere gidenlerin vay haline!



Demek ki onlar işin gösterişindedirler. Kıldıkları namazda, yaptıkları duada hayır yoktur. Kürsülerden nutuk atmaya bayılırlar. Mükellef sofralarda tıkabasa doyup ‘elhamdülillah’ çektikten sonra, göbeklerini sıvazlarken; ‘mübarek sahabe efendilerimiz açlıktan karnına taş bağlardı’ diye ağlamaklı ağlamaklı konuşurlar. Kandil gecelerinde, gülyağı kokuları arasında gerine gerine sahabe hayatı anlatırlar. ‘Sünnettir inşallah’ diye tabağın kenarında hiçbir şey bırakmadan yedikçe yerler ama tabağın içindekini başkasına vermeyi veya bölüşmeyi hiç düşünmezler. … Nedense her şeyi kendilerine lâyık görürler. Kendileri dururken başkası akıllarından bile geçmez. Allah güzel ve zengin nimetlerini nedense hep onlar üzerinde görmekten hoşlanır. Bunlar hem namaz kılar dindar görünürler, hem de bir kapitalistten daha beter mal, mülk ve paraya tamah ederler. En küçük yardımları yapmakta bile pintilikte üzerlerine yoktur. Barlarda pavyonlarda para harcayamazlar, ama saray yavrusundan evlere milyarlar dökerler. Hırslarını maldan mülkten, gösterişten, güçlü görünmekten çıkarırlar. Paylaşmaktan, bölüşmekten, vermekten, dağıtmaktan ödleri kopar. Bir şeyi vermek onlardan kerpetenle etlerini koparmak gibi gelir. Dıştan namazlı niyazlı, içten zavallı bir dindarlık. Dışı müslüman içi kapitalist bir ehli namazlık… Bu halleriyle Allah’a değil, güce ve güçlüye taparlar… Adı en küçük yardımı (maun) bile çok görmek anlamına gelen bu sureyi dindarlık iddiasında olanlar gece gündüz okusa, sular seller gibi ezberlese yeridir. Çünkü alışılmış dindarın o iflah olmaz ‘insansız ve tabiatsız’ Allah anlayışının panzerihi bu suredir. Boyuna, Allah’ın kendine özel olarak verdiğini sandığı zenginliğine ‘elhamdülillah’ çekip göbeği gözünü kapattığı için olsa gerek burnunun ucundaki açı, yoksulu bir türlü göremeyen; yoksulluk, fakirlik, emek lâflarını duyunca ‘solculuk’ yapıldığını zanneden, ‘Müslüman güçlü olacak, her şeyin en iyisini giyecek, en iyi yerlerde oturacak’ deyip duran; ‘Ben Müslümanın zengin olanını severim’ diye de kafasına uyan bir hadis bulan zihniyetin panzehiri işte bu ve benzeri surelerdir. Dini yalanlayan inkârcı kâfir tutumu ile ehl-i namaz da olsa ‘kapitalistçe’ tutum aynı sure içinde bir tutuluyor ve aynı azapla tehdit ediliyor. Varın gerisini siz düşünün…”

(Yaşayan Kur’an/Türkçe Meal-Tefsir/R.İhsan Eliaçık/İnşa Yayınları, 2007/Cilt 3, sayfa 419-421)

Bu bilgin, sadece Müslüman vicdana değil, tüm insanlığa sesleniyor.

Hristiyan, Musevi, Müslüman veya insanı iyiliğe ve doğruluğa çağıran herhangi bir dini disiplin… Allah, ta Hz.İbrahim’den beri süregelen bu sistemlerin tümüne “İslam” adını takıyor; yani “Allah’a teslim olma”…

“Ölüm” denen bir şey var.

Hepimiz ölümlüyüz.

Bir gün bu gezegeni terk edeceğiz ve O’na gideceğiz. Burada kalacağımız süre ortalama 70-80 yıl; orası ise sonsuz…

Ey ölümlü benlikler!

Yukarıdaki “ruhsal analiz/karakter tahlili” size kimleri çağrıştırıyor?

Bu çalışmayı, bugün gördüğüm bir afiş nedeniyle yapıyorum.

Afişin üzerinde, “gazilerimiz için özel ayrıcalığa evet” diye yazıyor.

Bu afişi hazırlayanlar sekiz yıldır bu ülkeyi yönetiyorlar ve onların dönemindekiler de dahil binlerce gazi şu anda kelimenin tam anlamıyla perişan durumda! Bu Vatan için bedenlerinin bazı kısımlarını kaybedenler, kötürüm olanlar, kör olanlar, akıl hastanesinde sıkışıp kalanlar…

Hepsi perişan!

Ayıptır be!

Yukarıdaki bilgin tarafından ruhsal analizi yapılan bu kapitalistler sekiz yıl boyunca süründürdükleri, ele güne rezil ettikleri, namerde muhtaç ettikleri gazilerimizi şimdi hatırlıyorlar!

Üstelik, aynen yukarıda sözlerini okuduğunuz bilginin söylediği gibi “gösteriş yaparak”… (Bu bilginin referandum konusundaki tercihini bilmiyorum; onun “hayır” diyeceği gibi bir iddia içinde değilim; onun günahını almıyorum yani.)

Ayıptır, günahtır!

Gazilere özel ayrıcalığın Anayasa değişikliği ile ne ilgisi var?!.

Bugüne kadar gaziler konusunda herhangi bir ayrıcalık içeren bir kanun yayınlandı da Anayasa Mahkemesi’nden mi döndü?!.

Tekrar ediyorum: Bugüne kadar gaziler konusunda herhangi bir ayrıcalık içeren bir kanun yaptınız da bu kanun Anayasa Mahkemesi’nden mi döndü?!.

Tüm hayatlarını Vatan müdafaasına adayan ve bugüne kadar sefalete/yokluğa/yoksunluğa terk edilen bu kahramanlar üzerinden halkı kandırarak “evet” oyu istemek…

Ey ölümlüler!

Dindar gibi görünen bu kapitalist zihniyetin bu oyununa alet olup olmamak size kalmış!

Referandumda “hayır” oyu vermek, mücadelenin CHP’lilerin, MHP’lilerin veya bu fakir gibi marjinallerin kazanacağı anlamına gelmez; bu aynı zamanda AKP’li yurtsever tabanın da kazanacağı anlamına gelir; çünkü bu, bu “kurnazlık abidesi riya” reddedildiğinde “yeni ve adil bir Anayasa” yapmak için önümüze yeni bir imkân sermek anlamına gelir.

Kuran’ın Maun Suresi, sekiz yıl boyunca gazileri acılarıyla başbaşa bırakan ve referandumda istediği sonucu almak için “gösteriş yapan” kapitalist zihniyeti mahkûm etmektedir.

Ölümlüler, “oraya” gittiklerinde, “Ben size Maun Suresi’ni göndermedim mi!” diye azarlanacaklarını unutmamalıdırlar!

Ölümlüler, “Maun Suresi”nin Kuran’da neden yer aldığını, Yaratıcı’nın bu sureyi Kitabına neden koyduğunu düşünmelidirler.

Bu surede hangi zihniyetin mahkûm edildiğini de…

Maun Suresi’ni tefsir eden bilgin sözlerini nasıl bitiriyordu:

“Dini yalanlayan inkârcı kafir tutumu ile ehl-i namaz da olsa ‘kapitalistçe’ tutum aynı sure içinde bir tutuluyor ve aynı azapla tehdit ediliyor! Varın gerisini siz düşünün…”

Evet…

Varın gerisini siz düşünün!..

Ey ölümlüler ve özellikle ey AKP’li dostlar!

Maun Suresi Kuran’da neden yer alıyor?

Gaziler üzerinden yürütülen bu “gösterişe/riyaya” ortak olmak size yakışmaz dostlarım!

Allah’ın Elçisi Hz.Muhammed, “Benim ümmetimin putu riya olacaktır!” demişti.

Yapmayın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder