16 Eylül 2010 Perşembe

Ateşe Dayanıklı İlahiyatçılar

Aralarında ne kadar istisna var bilmiyorum, sayıları o denli az ki, bunları bulup çıkarmak o kadar da kolay olmuyor; ama “sağlam bir kaynak”tan edindiğim bilgilere göre, ezici çoğunluğu oluşturan, istisnanın dışında kalan İslam ilahiyatçıları ateşe bir hayli dayanıklı adamlar.

İtfaiye elbisesi giymiş mübarekler!

Arapça biliyorlar, hitabet yetenekleri dudak ısırtıyor, İslam tarihini ezbere okuyorlar, hatta çoğu Kuran’ı bile ezbere okuyor…

Önce Arapça bir şeyler okuyorlar uzun uzun, sonra da Türkçe mealine geçiyorlar; böylece söyledikleri meşrulaşmış oluyor; e, Arapçasını bile okudular işte ciğerim, daha ne istiyorsun!

Yüzlerindeki o huzur nasıl da büyülüyor insanı. Hele o dönem dönem takındıkları ağlamaklı mimikler… Dönem dönem takındıkları o “derin bir şeylere vakıf olmuş adamların” gizemli tebessümleri… Gülmek değil, gülümsemek bile sayılmaz; belli belirsiz, ama belirgin bir gizem yaratacak ölçüde o ilahi tebüssümleri…

Canlarım be…

Nasıl muhterem adamlar, nasıl...

İnsan onları televizyonlarda, gazetelerde gördüğünde nasıl da derin bir tevekkül içine giriyor, nasıl da ruhani bir havaya bürünüyor…

Gerçi ne dedikleri pek anlaşılmıyor, ama olsun; Arapça bir şeyler okuyorlar ya, bu bile yetiyor insana.

Onlar olmasaydı ne yapardık tahmin bile edemiyorum.

Çoğu okumuş adam bunların, hepsi kültürlü, birkaç dil biliyorlar; tamamına yakınının kitabı var, çoğunun da akademik kariyeri… Doktorundan tut da profesörüne kadar…

Allah’ın Elçisi’nden ve sahabilerden söz ederken o gözlerinin dolması yok mu; insan ağlamamak için kendini zor tutuyor.

Allah yanılıyor!

Bu çok açık!

Yanılıyor işte!

Sen kalk, bu muhteremler hakkında, “Allah’ın Kitap’tan indirdiği şeyi gizleyip onu basit bir ücret karşılığı satanlar, karınlarında ateşten başka bir şey yemiş olmazlar. Kıyamet günü Allah onlarla konuşmayacaktır, onları arındırmayacaktır da… Onlar için korkunç bir azap vardır. Bunlar var ya, bunlar hidayeti satıp şaşkınlık, affedilmeyi satıp azap almışlardır. Ne kadar dayanıklıdırlar ateşe!” diye ayet indir! (Bakara, 174-175)

Böyle acımasızlık olur mu!

Ne olmuş yani Kuran’ın 500’e yakın ayetini Müslümanlardan gizliyorlarsa!

Ne olmuş yani “Kuran’ın özünü” Müslümanlardan saklıyorlarsa!

Bu, bu kadar büyük bir günah mı yani!

Hem, sanırım ilk ayette bir hata bile mevcut: Ne demek “basit bir ücret”?

Adam çıkıp 1-1.5 saat konuşuyor televizyonda, veya 50-60 satır yazı yazıyora gazetede, ayda 50-60 bin liraya bana mısın demiyor; bunun neresi “basit bir ücret”?!.

Namazı, haccı, orucu, sadakayı, bazen çok zorda kaldıklarında zekatı, hatta milyonlarca hadisi(!) bile anlatıyorlar işte; daha ne yapacaklardı yani!

“Sana şaraptan ve kumardan sorarlar. De ki: ‘Her ikisinde de büyük bir günah ve insanlar için birtakım zahiri faydalar vardır. Ancak her ikisinin de günahı faydasından daha büyüktür. Yine sana iyilikte ne harcayacaklarını sorarlar: ‘Affetmek’ olduğunu söyle. Böylece Allah size ayetleri açıklar, umulur ki düşünüp anlarsınız.”

Bu, Suudi Arabistan Krallığı’nın mealinden Bakara 219. ayet. Adamlar ne güzel meallendirmişler işte. İyilikte ne harcayacağınızı merak ediyorsanız, “affedeceksiniz” ciğerim; adam bundan daha açık nasıl yazsın!?.

Siz bakmayın, özellikle o ikinci ayet konusunda o “Yine sana neyi paylaşacaklarını soruyorlar. Onlara söyle: İhtiyaç fazlası olan her şeyi.” diye ahkâm kesenlere! (R.İhsan Eliaçık)

Paylaşma maylaşma nereden çıkıyor ciğerim; koskoca Kralın ilahiyatçılarından daha mı iyi biliyorsun yani sen?!.

Diyelim fakirin biri zenginin birinin yanına gelip derdini anlatarak yardım istedi; “Tamam birader, affettim seni!” de gönder gitsin keratayı, ne uğraşacaksın! N’oluyor öyle paylaşma maylaşma?!. Hem de “ihtiyaç fazlası her şeyi” vererek!..

Nahl Suresi’nin 71. ayeti bir başka örnek mesela!

Adamın meallendirmesine bakın; “ateşe dayanıklı olmadığı” nasıl da belli:

“Bakın Allah rızık bakımından kiminizi kiminizden zengin kıldı. Oysa zenginler mallarını ‘arada fark kalmaz, eşit hale geliriz’ diye yanındakilerle paylaşmıyorlar. Allah’ın nimetini mi inkâr ediyor bunlar?” (R.İhsan Eliaçık)

Halbuki ayet bunları söylemiyor, hiç alakası yok; ama daha önemli bir şey var: Bu ayet bize inmedi ki, Necran Hristiyanlarına indi! (“O halde Kuran’da ne işi var!” diye abuk subuk sorular sormak yok ciğerim; ne diyorsak o!)

Bakın, ayet nasıl aslında:

“Allah, rızık hususunda kiminizi kiminizden üstün kıldı. Üstün kılınanlar, rızıklarını ellerinin altındakilere (köle ve hizmetçilere) vermiyorlar ki rızıkta hepsi eşit olsunlar. (Onlar ellerinin altındakilerle kendilerini eşit tutmazlarken, Allah’ı putlarla nasıl eşit sayıyorlar? Yoksa) Allah’ın nimetini inkâr mı ediyorlar?

“Onlar” kim?

E, Necran Hristiyanları işte! Baksanıza Allah’ı putlarla eşit sayıyorlar!

O parantez içindeki sözler ayette yoksa yok, n’olmuş; Allah unutmuş, Kralın ilahiyatçıları da tamamlıyor işte; ne var bunda!


xxx xxx xxx

Genelde İslam alemi, Özelde ise Türkiye perişan durumda. Millete açlıkla boğuşmaktan gına geldi. Bugüne kadar kapitalist muktedirlerin tümü “ateşe dayanıklı” bu İslam ilahiyatçıları(!)ndan sonuna kadar faydalandı. Tansu Çiller dahi, “Bayrak inmeyecek, ezan susmayacak!” diye bağırıyordu bir zamanlar; çünkü gücünü bu “ateşe dayanıklılar”dan alıyordu.

Siyasetçileri konuşmaya gerek yok; onların neyin peşinde olduğu anlaşıldı artık; ama siz İslam ilahiyatçısısınız be! Kuran okuyor, millete dinini anlatıyorsunuz be!

Biriniz de çıkıp, “Kardeşim, Allah rızık konusunda eşitlik emrediyor, mal ve servetlerin belli ellerde toplanmasını yasaklıyor, ‘zenginlerin malında fakir fukaranın hakkı var’ diyor diye üç-beş söz söyleyin be!

Biriniz de çıkıp “kapitalizmle İslam hiç bir arada olur mu kardeşim!” diye ucundan kıyısından azıcık dokundurun be!

Sadece sadakayı anlatarak yırttığınızı sanıyorsunuz; yahu biriniz de çıkıp “zekat” varken “infak” da nereden çıktı; Kuran’daki “infak” kavramı ne anlama geliyor bunu bir anlatın be!

Ayıp değil size?

Hiç utanmanız sakılmanız yok mu sizin?!.

Allah’ın ayetlerini, öküz gibi yiyip semirdikçe semirenlere basit bir ücret karşılığı satmaktan sıkılmadınız mı artık!

Kızıl mı kızıl kapitalitstlere Allah’ın Kitabı’ndaki ayetleri “gizleyerek” stepnelik yapmaktan hiç mi usanmadınız be çocuklar!

Cenneti geneleve çevireninden tut da, Peygambere “Müslümanın zenginini sevdiren”e; içine Yasin üflediği balonları mezarlara boşalttıranından tut da, kapitalist zıpçıktılara “helal servet fetvaları” verenine kadar…

Allah’tan korkunuz yok; bunun anladık…

Ama kuldan utanmanız da yok be ciğerim!

Bugüne kadar o ayeti böyle yorumlamıyordum, ama şimdi hepinizin ellerinin kesilmesi gerektiğini düşünüyorum gerçekten. (Maide, 38)

Siz hırsızsınız çünkü!

Kuran’ı çalıyorsunuz.

Ezbere bildiğiniz Kuran ayetlerini Müslüman kitleden “gizleyerek” Kuran hırsızlığı yapıyorsunuz!

Yahu, bir gün çıkıp da şu fakir fukaraya Kuran’ı hiçbir şey gizlemeden anlatın be!

Ne tuhaf adamlarsınız birader!

Vay canına be!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder