10 Mart 2010 Çarşamba

Adamı Hasta Etme Birader !

amerika birleşik devletleri’ne kızmamak, hatta bu kalleş devletten nefret etmemek mümkün mü?!.

İkinci Dünya Savaşı fiilen bitmiş olmasına rağmen 6 Ağustos 1945’de, kızlı erkekli küçük çocuklar henüz uykudayken, hiç sıkılmadan ve utanmadan “little boy” (küçük çocuk) ismi verilen atom bombası üzerine bırakıldıktan birkaç saniye sonra Hiroşima ölü bir kentti artık; o küçük çocukları ve o kentte yaşayan tüm canlılarıyla... (Dünyada insanların üzerine atom bombası atan tek devlet abd’dir.)

Tek bir bombayla 250.000 kişiyi öldürmüşlerdi soykırımcı oğlu soykırımcılar. (Soykırımcı oğlu soykırımcılar tabii; çünkü bunların ataları da böyleydi.)

Ne var ki, bu ilk soykırım değildi; tabiatın asil çocukları Kızılderililer, Afrika’dan vahşi hayvanlar gibi toplanıp kafesler içende amerika’da köle olarak kullanılmak üzere gemilere yüklenen biçare zenciler, anayurtlarında napalm bombalarıyla kavrulan Vietnamlılar, Kamboçyalılar, Iraklılar…

Guetamala, Şili, Panama, Endonezya, Nikaragua, Meksika, Küba, Dominik, Kore, Laos, Lübnan…

Gözünüzü kapayıp parmağınızı dünya haritası üzerinde herhangi bir yere koyun, orada mutlaka bu katil sürüsünün parmak izlerini göreceksiniz…

Bu gerçek herkes tarafından biliniyor; uzatmaya gerek yok.

Ama benim midemi bulandıran bu değil; kendi Başkanlarını (Kennedy) öldüren, kendi ikiz kulelerini bombalayıp binlerce vatandaşını katleden; Guantanamo’da, gizli hapishane gemilerinde insanları kendi kanlarında boğan, kendi barsaklarıyla idam eden, Irak’ta küçük çocukların ırzına geçip bunu filme alan, Şabra ve Şatilla’da üç gün içinde 3.500 Filistinliyi buldozerlerle ezerek paramparça yapan bu uğursuzları kanıksadık artık…

Bu devlet katil, kana susamış, ahlâksız, insanlık düşmanı…

Bu malum…

Benim midemi bulandıran bu kana susamış katiller değil.

Benim midemi bulandıran, bizim ikiyüzlü, ahlâk yoksunu uğursuzlarımız…

İkiyüzlü…

Ahlâktan nasiplenmemiş…

Haysiyet satıcıları…

Ermeni soykırım tasarısı üç-beş sapkın tarafından kabul edildiği için güya öfkelenip yazı yazmaya, söz söylemeye, tavır koymaya (tavır koyuyormuş gibi yapmaya aslında) cüret eden (cüret ediyormuş gibi yapan aslında) zavallılar…

Seni ikiyüzlü dansöz seni!..

Bu Millet, bu kıvırmalarını yutuyor mu sanıyorsun?!.

Daha kısa bir süre önce, “evet biz Ermenileri kestik özür diliyoruz” diye mahcup bildiriler yayınlayan, “Türkler 1.5 milyon Ermeni’yi kesti” dedirtilerek nobel ödülü sahibi yapılıp eline milyon dolarlar tutuşturulan Türkçe özürlü yeteneksizi ayakta alkışlayan; sözde Ermeni soykırımını kastederek “karanlık tarihimizle yüzleşmek zorundayız” diye utanmazca makaleler yayınlayan sen değil miydin uğursuz!?. (Karanlık geçmişinle yüzleşmek istiyorsan Milli mücadele esnasında Millet kan revan içinde cephe cephe dolaşırken amerikan ve İngiliz mandası için uğraşan atalarının hatıralarını oku!)

“Karanlık geçmişle yüzleşme” fikrinin nereden aklına geldiğini Türk halkının bilmediğini sanma sakın! Obama TBMM’de yaptığı ve ne acıdır ki sık sık alkışlarla kesilen konuşmasında, “Her ülke kendi geçmişi üzerine çalışmalıdır. Geçmişle hesaplaşma, daha iyi bir gelecek kurmakta bize yardımcı olur. bu Mecliste 1915’in korkunç olayları konusunda sert görüşler olduğunu biliyorum. Benim görüşlerim üzerinde de çok değişik yorumlar yapılabilir.” diye talimat verdiğinde, mesajı çoktan almıştın zaten! (Obama’nın konuşmasının çevirisi Ali Tartanoğlu’na aittir.)

Gözümün içine bakarak cevap ver:

Tam üyelik için ruhunu peşkeş çektiğin Avrupa Birliği; Mustafa Kemal’in resimlerini duvarlardan indir, Türk sözcüğünü Anayasandan çıkar, üniter devlet yapından vazgeç diye kin kusan Avrupa Birliği; İslam’ı ve Muhammed’in paylaşımcılığını boşver, ılımlısı sana yeter, patriği ekümenik yap, diye hot zot eden Avrupa Birliği; ilk okullarında okuttuğu öğrencilerinin sıralarının üzerine koyduğu haritalarında Diyarbakır’dan sonrasını Türkiye sınırları içinde göstermeyen Avrupa Birliği seni tam üye yapmak için bu soykırım yalanını da kabul etmeni şart koşacak mı, koşmayacak mı?!.

Gelecek zaman fiilini bırakalım; gizli kapılar ardında bunu çoktan şart koştu mu, koşmadı mı?!.

Mustafa Kemal sağ iken, bunlar O’nunla birkaç dakika görüşebilmek için, birkaç dakikalık randevu koparabilmek için ayağımıza kadar gelmiyorlar mıydı, ruhsuz?!. O tarihlerde böyle küstahlaşmaya cesaret edebiliyorlar mıydı?!.

O tarihlerde karşılarında dimdik duran bir Türk Ulusu vardı çünkü!..

Aztekleri, Mayaları, İnkaları tarihten silen kim; Avrupalı sömürgeciler değil mi?!. Bundan âlâ soykırım olur mu?!.

“Gerekirse Kâbe’yi de bombalamalıyız!” diyebilecek kadar soysuzlaşabilen kim; amerikalı ırkçı bir senatör değil mi?!.

Bunlar, kıçlarını yalamak için yanıp tutuştuğun ilahların değil mi?!.

Rezil adam-rezil kadın seni!

Daha ne konuşuyorsun!

Hem her türlü şaklabanlığı yapacaksın, hem “bizi süpürüp deliğe atmayın, bizi kullanın, bizden faydalanın” diye salya sümük ağlayıp zırlayanları haklı çıkarmak için makaleler döşeneceksin, hem de üç tane kıçıkırık amerikalı hıyarağası bu boktan tasarıyı kabul etti diye sözüm ona efelenmeye kalkacaksın…

Bir de kalkmış utanmadan-sıkılmadan, üç-beş milyar dolarlık silah alımından vazgeçmek havucuyla bu ahlâksızların silah tüccarlarından medet umuyor, sana hamilik yapmaları için bu katiller sürüsüne bel büküp gerdan kıvırıyorsun!

Venezüela Devlet Başkanı Hugo Chavez, George Bush için “Hitler, senin yanında bebek kalır!” dediği günlerde, sen bu soysuzlar için methiyeler düzmekle meşguldün.

Obama Ankara’ya gelip TBMM’inde konuşma yaptığında vekillerin onu ayakta alkışlarken, kendisine liberal diyenlerden sadece Cüneyt Ülsever bu çakma zenci için “garson” benzetmesini yapmıştı; bu nedenle, bu konuda konuşma hakkına ancak o sahip olabilir.

Senin konuşmaya yüzün mü var?!.

Sen…

Sen midemi bulandırıyorsun!..

Sen midemi bulandırıyorsun!..

Adamı hasta etme birader!..


Not: Kötü sözlerim için bu gazetenin okurlarının beni hoşgöreceğini umuyorum; atalarımı Hitler’le, katliamcı amerikalılarla ve üçüncü dünya ülkelerinde soykırım üstüne soykırım yapan Avrupalılarla bir tutmaya kalkan bu uğursuzlara ve ilahlarının yeşil parasıyla gözü dönmüş yerli işbirlikçilerine karşı uysal bir koyun olmayı hep reddettim, şimdi de reddediyorum, bedeli ne olursa olsun bundan böyle de reddedeceğim… Dışarısı tamam, ama içeriden hançerlenmek insana koyuyor birader!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder