6 Kasım 2009 Cuma

Genetiği Değiştirilmiş Organizma


Son günlerin gözde konusu, GDO kısaltmasıyla anılan şu “Genetiği Değiştirilmiş Organizma” meselesidir.

Bu konuda konuşabilmek için Nisa Suresi’nin 119. ayetini bilmek gerekir. Anılan ayet tırnak içinde ifadelerle şöyle demektedir(Tırnak içinde, çünkü bu ifadeler İblis’e aittir; ayet, İblis’in sözlerini nakletmektedir):

“Yemin olsun, onları saptıracağım, onları boş kuruntulara mutlaka iteceğim. Onlara mutlaka emir vereceğim de davarların kulaklarını yaracaklar; onlara muhakkak emredeceğim de, Allah’ın yaratışını/yarattıklarını değiştirecekler.”

Tırnak içindeki ifadeler burada bitmekte ve ayet şu veciz cümle ile son bulmaktadır: Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı yandaş edinirse açık bir hüsrana kesinlikle yuvarlanmış olacaktır.

Bu genetik değiştirme operasyonunda üç unsur yer almaktadır: İblis, İblis’e uyarak Allah’ın yaratışını değiştirecek olanlar ve İblis’in dürtüklemesiyle harekete geçenlerce “değiştirilecek olan”lar.

İblis.
İblis’e uyarak genetik operasyon düzenleyenler.
Genetik değişikliğe uğratılacak olan organizma.

Biz bu çalışmada, özellikle üçüncü unsuru, yani “değiştirilmiş” olan organizmayı irdeleyeceğiz. Ama şu tespiti yapmaktan da geri kalmayacağız. Unsurlardan ilk ikisi “etken” unsurdur; bunlar, İblis ve ona uyanlardır. Son unsur ise “edilgen” unsurdur ve bu unsurun pek de “günahı” olmasa gerektir. Çünkü yapılan şey kendi iradesi dışında gerçekleşmekte; İblis ve yardakçıları bu “edilgen unsur” üzerinde birtakım tasarruflar icra ederek bu unsuru normal yaratılışının dışına çıkarmaktadır. (Organizmanın tamamen günahsız olduğu sanılmamalıdır; konu, aşağıda kısaca ayrıntılaştırılacak ve deyim yerindeyse “organizmanın kendi kaşındığı” gözler önüne serilecektir.)

Ne var ki, bu, bu üçüncü unsurun, yani “genetiği değiştirilmiş organizmanın” ne denli sefilleştiğinin göz ardı edilmesini de gerektirmez tabii. Bu unsur hususunda her türlü eleştiri özgürce yapılabilir; çünkü bu unsur artık Allah’ın yarattığı orijinal bir unsur değil, değiştirilmiş/özünden saptırılmış/fıtratının dışına çıkarılmış bir unsurdur. Yapılacak eleştiri Allah’ın orijinal yaratığını değil, özü bozularak yozlaştırılmış olan ve artık İblis ve onun ayarttıkları tarafından kullanılan yaratığı hedef alacaktır.

Bu unsur özellikle irdelenmeli, eleştirilmelidir ki, böylece fıtratından henüz sapmamış olan yaratıkların bu unsur nedeniyle çürümesinin/yozlaşmasının/bu unsurla birlikte sefilleşmesinin önüne geçilebilsin. (Bu önemli bir husustur, çünkü GDO toplum içinde rahatça dolaşabilmekte, asli organizmalar ile o veya bu biçimde ilişkiye girebilmektedir.)

Tüm insanlığı tehdit eden bu organizma konusunda bilinmesi gerekenler çok kısa olarak şöyle özetlenebilir:

1) Genetiği değiştirilmiş organizmanın temel özellikleri şunlardır:

a) Bu organizma değiştirtilmiştir.

b) Aslında değiştirilmemiş gibi davrandığından tespiti güçtür.

c) Bu organizma artık eskisi gibi değildir; fıtratının dışına çıkmıştır.

d) Bu organizma artık işlevinin tam tersini sergilemektedir.

e) Bu organizma artık kendini inkâr etmektedir.

f) Bu organizma artık yararlı değil zararlıdır.

g) Bu organizma bir parçası olduğu bütüne artık ihanet etmektedir.

h) Bu organizma, yaratılışı esnasında genlerine özenle yerleştirilen kozmik değerleri artık taşımamaktadır. (Merhamet, yardımlaşma, vatan sevgisi, namus, ahde vefa, fedakârlık, paylaşımcılık, haysiyet vb.)

ı) Bu organizma ne yazık ki dahil olduğu bütün içinde mutasyonlara neden olmaktadır ve bu mutasyonların yararlı değil zararlı olduğu bizzat organizmanın eylemlerinden de anlaşılabilmektedir.

j) Bu organizma, gerçekte böyle olmadığı halde, kendisini liberal/demokrat olarak nitelendirmekten hoşlanmaktadır.

k) Bu organizma halk arasında “liboş” olarak isimlendirilmektedir.


2) Genetiği Değiştirilmiş Organizma Nasıl Tespit Edilebilir:

Bu mesele doğası gereği karmaşık olmakla beraber, kısaca şunlar söylenebilir.

a) Organizma, diğer organizmalardan belirgin bir farklılık göstermez; konuya vakıf olmayanlar organizmayı “ sağlıklı” sanabilirler.
b) Organizma, çeşitli meslek sınıflarına dağılmış olabilir; ama genel olarak şu mesleklerde yoğunlaşmayı hedefler:
ba) Öğretim üyeliği, özellikle profesörlük
bb) Yazarlık
bc) Gazetecilik
bd) Köşe yazarlığı
be) Televizyonculuk
c) Organizmayı tespit etmenin başlıca iki yolu vardır:
ca) Organizma rahat görünmeye çalışmaktadır, ama genetik yapısı önemli ölçüde değiştirildiği için bunu beceremeyeceği korkusu yüzünden (ki bu korkuya obsesif bozukluk denir, organizma bu korkuyu zihninden atamamakta, sürekli olarak bunu düşünmekte, yani “takıntı” yapmaktadır) davranışlarında da tutarsızlık vardır (ki bu davranış tutarsızlığına da kompülsif bozukluk denir; dudaklarını ısırır, burun delikleri aniden büyür, eliyle saçlarını düzeltir vb.) Bunların içinde karılarının kafasına içi dışkı dolu kavanoz fırlatanlar görülse de, bunlar çoğunlukla bu obsesif-kompülsif bozukluklarını saklamayı becerebilirler.
cb) Yukarıdaki şıkta açıklanan nedenlerle, bunların tespitinde bu şıkta açıklanacak olan yöntemlere başvurulmalıdır. Bu yöntem denenmiş/sınanmış bir yöntem olduğu için yüzde yüz doğru sonuç vermektedir.
Yöntemin özü, genetiği değiştirilmiş organizmanın birtakım değerlere duyduğu kinin dış görünüşüne, özellikle mimik ve davranışlarına yansımasının kaçınılmazlığıdır. Organizma aşağıda belirtilen sözcükleri duyduğunda veya hissettiğinde hemen değişmekte, duyduğu kin mimik ve davranışlarına yansımakta; bu yolla da, genetiğinin değiştirilmiş olduğunu ne kadar saklamaya çalışsa da başarılı olamamakta ve GDO olduğunu alenen itiraf etmektedir. Bu sözcüklerin başlıcaları şunlardır:
cb1) Mustafa Kemal Atatürk
cb2) Vatan sevgisi
cb3) Bayrak/Türk
cb4) Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü
cb5) Kemalizm
cb6) Kıbrıs
cb7) Şehitler
cb8) Karma ekonomik sistem
cb9) Paylaşımcılık, özel olarak sosyalizm, genel olarak eşitlik
cb10) İstiklâl Marşı
cb11) Lozan
cb12) Konjonktüre uygun diğer milli ve manevi hasletler

3) Genetiği Değiştirilmiş Organizmaya Nasıl Davranılmalıdır:

GDO, genetiğiyle oynandığı ilk bakışta fark edilmese bile öylesine iğrenç bir organizmadır ve bu iğrençlik Yaratıcı’nın normal organizmalarına bahşettiği “idrak” tarafından öylesine kesin bir biçimde ve çabukça hissedilmektedir ki, bu organizmayı sevmek, hatta bu organizmaya sempati duymak bile mümkün değildir.
Ancak bu, bu organizmaya kötü davranılması gerektiği düşüncesine yol açmamalıdır; çünkü bu organizma genetiğiyle oynanarak zeten yeteri kadar aşağılanmış bir organizmadır. Keyfiyetin esas vahim tarafı, GDO’nun, genetiğiyle oynanmış olduğunun bilincinde olması, belli etmemesine rağmen bunun ızdırabını şiddetli bir biçimde yaşamasıdır. İblis’in, kışkırttığı kişiye verdiği emirde, GDO’nun temel niteliklerinin yanısıra birtakım değerlerden de mahrum edilmesi de yer almakta; ama bunun ancak farkına varabilecek ve bu nedenle de -buna izin veren- Yaratıcı’ya isyan ederek bir kez daha günaha girmesini sağlayacak yeterlilikte bir “idrak” ile sınırlandırılması da özellikle belirtilmektedir.
Açıklanan bu nedenler, GDO’nun ne kadar sefil olduğunun bilincinde olduğunu ve bunun ızdırabını yaşadığını gözler önüne serdiğinden, GDO’ya gerektiğinden fazla kötü davranmak insafsızlık olacaktır.
Ne var ki, sağlığın korunabilmesi için birtakım önlemler almak da kaçınılmazdır.
Bu konuda nelerin yapılabileceği çok kısa olarak şu şekilde sıralanabilir:

a) GDO’ya GDO değilmiş gibi davranılabilir. Gerçi GDO bunu hemen anlayacak ve obsesif birtakım sıkıntılar yaşayacaktır; ama bu önlenemez bir şeydir, yapılabilecek hiçbir şeyin olmadığının bilinci içinde, bu konuda üzülmek gereksizdir. GDO, GDO’luğuyla başbaşa bırakılmalıdır.
b) Ruh ve beden sağlığı açısından, GDO ile uzaktan bile olsa ilişkiye girmekten kaçınılabilir.
c) GDO’nun bulunduğu ortam terk edilebilir.
d) Çok fazla tahrik etmişse, pek önerilmese de “Sen gerçekten bu denli puşt musun ulan?!.” diye anlamsız bir soru sorulabilir; ve cevabın niteliğine göre hafif bir yaptırım uygulanabilir. (Örneğin, yere tükürülebilir; fazlası gereksizdir, çünkü değmez.)
e) GDO görüldüğünde yüzde istemsiz olarak oluşan iğrenme duygusunu bastırmak için baş bir başka yöne çevrilebilir.
f) Bazen GDO ile tokalaşmak zorunda kalınabileceği ihtimali göz önünde bulundurularak, ceketin sol cebinde “drammamine” taşınabilir. Bu, mide bulantısına karşı etkin bir ilaçtır; gerçi yan etki olarak kabızlığa yol açtığı söylenmektedir, ama bu, vereceği yararlar düşünüldüğünde göze alınması gereken bir risktir.
g) GDO’nun sıkça görülebileceği yerlere “Dikkat, GDO çıkabilir!” şeklinde uyarı levhaları konulabilir. (Üniversiteler, basın ve yayın organları, kitapçılar gibi…)
h) Kabul edileceğinden kuşku duyulmakla beraber, kendi inisyatifi dışında genetiğiyle oynanan bu organizmaya merhamet göstermesi için Allah’a yalvarılabilir. (Bu şık, okuyucuya şaşırtıcı gelebilir; çünkü kendi inisyatifi dışında genleriyle oynanan bu organizma neden suçlu görülsün de Allah’a onu affetmesi için yalvarılsın gibi bir soru akla gelebilir. Evet, bu organizmaya kendi inisyatifi dışında müdahale edilmiş olabilir, ama özde bu organizma bu işlem için çanak tutmuş; para, güç, itibar, makam-mevki, aşağılık kompleksinden kaynaklanan kimi nedenler dolayısıyla yalakalık yapmak gibi “statü edinme kaygıları” nedeniyle bu işlem için gönüllü olduğunu İblis’in ayarttığı kişilere belli etmiştir. Bu keyfiyet, bir zamanlar komünist olan kişilerin hâlâ komünist kalışları veya bir zamanlar ülkücü olan kişilerin hâlâ ülkücü kalabilmeleriyle ve gerçekten liberal ve demokrat olan kimilerinin de hâlâ liberal ve demokrat kalabilmeleriyle kanıtlanmış bir olgudur. GDO, bir zamanlar savunduğu değerleri inkâr etmesi ve yalakalığa yatkın ruh haliyle İblis’in aklını çeldiği kimilerinin kobay malzemesi olmayı kendi istemiş; halk ağzıyla söylemek gerekirse, GDO kendi kaşınmıştır ve “kaşınanı kaşırlar” özdeyişi doğrultusunda kobay olarak kullanılmayı kendi hak etmiştir.)

Sonuç: Konu her ne kadar karmaşık gibi görünse de, aslında bu kısa çalışmada da görülebileceği gibi, aslında bu kadar karmaşık değildir.
Bu çalışma bir cümle ile ifade edilmek istenirse, “GDO zavallı ve sefil bir yaratıktır.” cümlesi yeterli olacaktır.
Çünkü GDO gerçekten de zavallı ve sefil bir yaratıktır!..
Tüm organizmalar, bu illete uğramamak için Yaratıcı’ya gece gündüz yakarmalıdırlar.
İblis’in ve yardakçılarının genleriyle oynamak için durmaksızın organizma aradığı unutulmamalıdır.
Organizma organizmalığını bilmeli, genetiğinin değiştirilmesine çanak tutmamalı, buna asla müsaade etmemelidir. (Özellikle davarlar kulaklarına sahip çıkmalıdırlar.)
Allah tüm organizmaları bu lanetten korusun inşallah…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder