7 Haziran 2009 Pazar

Obama denen çetebaşı ve Sünnetullah

Sünnetullah, “Yaratıcı’nın Kâinatın düzenli çalışması için koyduğu kurallar bütünü” olarak tarif edilmekte ise de, kanaatimce en anlamlı tanımlama “Allah’ın tavrı-tarzı” şeklinde olanıdır. Evet, Yaratıcı’nın da bir tavrı, bir tarzı var; belirli durumlarda belirli kararlar alıyor olması ve “görebilenler için” bu tavır ve tarzın hiç değişmiyor olması aslında tam anlamıyla bir mucizeyi yansıtmaktadır. Örneğin eskilerin “Say Kanunu” diye nitelendirdikleri şey, bu anlattıklarımıza bariz bir örnek olarak ortaya çıkmaktadır. “Çalışana verilir” diye özetlenebilecek bu tavır ve tarz asla değişmez; çalışırsanız karşılığını o veya bu biçimde mutlaka alırsınız; bu iyi bir amaç için yapılıyor olsa da, kötü bir amaç için yapılıyor olsa da böyledir, hiç değişmez, karşılığını o veya bu biçimde mutlaka alırsınız.

Bu fakire bu çalışmayı yaptıran şey, çetebaşının Ortadoğu gezisi sırasında kendisini dinleyenlere “Selemünaleyküm” diye hitap etmesi ve Hürriyet Gazetesi’nin 5/6/2009 tarihli nüshasında “Artık Amerika’yı seviyoruz; Amerikayı sevenlerin oranı Obama’nın Başkan olmasıyla %22’den % 46’ya yükseldi” şeklindeki haberidir.

Şimdi sizden bir “çete” düşlemenizi rica edeceğim. Alçak, hain ve kelimenin tam anlamıyla namussuz bir çete…

“Çete” olarak nitelenen her oluşum böyle değildir; örneğin bence bir masal kahramanı olan Robin Hood da bir çetebaşıydı, Arz’da şahit olunan en şerefli istiklâl mücadelesini başarıyla tamamlayan Mustafa Kemel de… Osmanlı, Mustafa Kemal’i çete kurmakla suçluyordu ve “katli vaciptir” şeklinde fetvalarla halkı kandırmanın hesaplarını yapıyordu. Yani her “çete”(!) alçak, hain ve namussuz değildir; sanırım anlatabildim.

Bu çete, yukarıda da söylediğim gibi, alçak, hain ve namussuz bir çete…

Bu çete öyle günübirlik kararlar alan ve elde silah göğüs göğüse çarpışanlardan değil; elli yıllık, yüz yıllık kararlar alan ve çarpışmalarının neredeyse tamamına yakını sinsice, kurnazca, haince ve hiç kuşkusuz şerefsizce olanından olsun. (Bu arada, bu çeteyle işbirliği içinde, kendi halkına ihaneti namussuzca üstlenenler de bu anlattıklarımdan kendilerine bir pay çıkarabilirler tabii; buna hiç itiraz etmem!)

Bu çete; savaş neredeyse bittiği halde Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerini atom bombasıyla yerle bir etmiş olsun; Vietnam’da milyonlarca bebeği, çocuğu, kadını ve yaşlıyı napalm bombalarıyla diri diri yakmış, kavurmuş olsun; Laos’ta, Kamboçya’da, Afganistan’da milyonlarca kişinin katili olsun; bu çetenin ataları pamuk tarlalarında çılıştırılmak üzere Afrika’dan genç ve sağlıklı karaderili insanları gemilere bindirip anasından-babasından ve vatanından koparmış olsun; bu çetenin kendileri kadar şerefsiz ataları, topraklarına el koydukları kızılderilileri Arz’da o güne kadar görülmemiş biçimde vahşice katletmiş olsun; ve bu şerefsiz çete Guantanamo ile yetinmeyip özellikle uluslararası karasularda sözde gezinin gemileri yüzer bir hapishaneye çevirerek özellikle Müslümanları her türlü savunma hakkından yoksun olarak işkence altında inim inim inletiyor, hiçbir yasal dayanağı olmadan hapis tutuyor olsun.

Ve bu ahlâksız, bu hain, bu namert çete, tüm dünyayı “bunlar nükleer silah yapıyor” diye kandırarak sırf ülkenin petrolüne el koymak için binlerce mil (onlar “mil” diyorlar, bizim gibi kilometre değil) uzaktan kalkıp her türlü teknoloji harikası silahlarıyla komşumuz Irak’a saldırsın ve bu sözde savaş bittikten sonraki ilk sene içinde bir buçuk milyon Iraklı’yı göz göre göre katletmiş olsun… (Bu arada, Allah’a şükür onlardan geberenler de olmuyor değil!)

Lafı eğip bükmeye, orasından burasından çekiştirmeye, kıvırıp durmaya hiç gerek yok; bu çetenin ismi amerika birleşik devletleridir.

Bu hain -“neden ‘hain’, kime ‘ihanet’ içinde ki?” diye soruyor olmalısınız; anlatacağım- devletin yaptığı tek şey, eskiyen kâğıt parayı tedavülden kaldırıp yerine gıcır gıcır, yepyeni kâğıt para çıkarmaktan ibarettir. Bush denen yıpranmış para piyasadan çekilmiş, yerine gıcır gıcır, hiç yıpranmamış Obama sürülmüştür; ve bir süre sonra bu “kâğıt para” da yıpranacak ve tedavülden çekilerek yerine yenisi getirilecektir.

Herkes bilmektedir ki, bu hain devlet günübirlik kararlarla hareket etmemekte, yukarıda değindiğim gibi elli yıllık yüz yıllık hesaplarla hareket etmektedir. Ve hiç kuşkunuz olmasın, bu hesaplar içinde Obama’nın seçilmesi de mevcuttur. Bir süre sonra bu karaderili gafil yerini belki de gerçekten Müslüman olan bir başka gafile bırakacaktır; o çok sevdikleri sözcükle konjonktür neyi gerektiriyorsa o yapılacak ve “aptallar” bu şekilde kandırılarak oranlarının yüzde %22’den tekrar %46’ya çıkması sağlanacaktır.

Bakın insanlık ne durumda, insanoğlu ne kadar aptal; ve Sünnetullah nasıl da kaşlarını çatmış tüm olan biteni hiddetle izliyor ve görevlileri her şeyi nasıl da kayıt altına alıyor.(Kaf 16-18) (1)

“ABD’nin İslam alemindeki imajını düzeltmeye çalışan Obama’nın Kahire Üniversitesi’nde yapılan konuşması sık sık alkışlarla kesildi. Kenyalı babasının ailesi Müslüman olan Obama’nın özellikle Kuran-ı Kerim’den alıntılar yaptığı bölümler uzun uzun alkışlanırken, salondaki birçok Mısırlı ‘seni seviyoruz’ diye tempo tuttu.” (2)

“Seni seviyoruz.”

“Seni seviyoruz.”

Yaratıcı, bunu asla affetmez, asla!..

Bu durumda Sünnetullah’ın devreye girmesi kesinlikle kaçınılmazdır!

Sünnetullah, insanoğluna binlerce kez verdiği örnekte görüldüğü gibi, bu aptallığı kayıt altına almıştır ve bunu kesinlikle karşılıksız bırakmayacaktır. (“Kesinlikle” sözcüğünü hemen hiç kullanmayan, bundan itinayla kaçınan bu fakir bu kez bu sözcüğü özellikle ve hiç kuşku duymaksızın kullanmaktadır; çünkü bu çalışmada söz konusu olan Kuran verileridir!)

Yaratıcı, akılla donattığı insanoğlu bu aklı kullanmayıp bu tip aptallıklar yaptığında hiddetlenmektedir; evet, Yaratıcı hiddetlenmektedir ve “Ey aptallar sürüsü, pisliği sizin üzerinize bırakacağım!” diye hiddet gösterisi yapmaktadır! (3)

Meseleye Arz çapında baktığınızda klasik olarak “canlı” diye nitelendirebileceğiniz milyonlarca tür yaşamaktadır; sadece böcek türünün 2.000.000 alt türü mevcuttur. Ve bu türler arasında sadece insanoğlu klasik anlamıyla “akıl”la donatılmıştır ve Yaratıcının ısrarla istediği şey halife’nin bu aklı kullanmasıdır. Milyonlarca tür arasında sadece insan akıllıdır ve yapması gereken şey bu aklı kullanmaktır. (4) (Bu, diğer türlerin aptal olduğu anlamına gelmez; bu çalışmada “klasik akıl”dan söz etmekteyiz.)

Bu konuda Kuran’dan yüzlerce örnek verilebilir, ama bu, bu kısa çalışmanın kalıpları dışında ne yazık ki. Yine de, bu fakir, şu veciz ayeti size sunmaktan kendini alamıyor. Bakın “her şey” ne içinmiş:

“O, O’dur ki; sizi önce topraktan, sonra bir spermden, sonra bir embriyodan yarattı. Sonra sizi bebek olarak annelerinizin karnından çıkarıyor, sonra güçlü çağınıza ulaşasınız ve nihayet ihtiyarlar olasınız diye sizi yaşatıyor. İçinizden bir kısmı daha önce vefat ettiriliyor. Tüm bunlar, belirlenen bir süreye ulaşasınız ve aklınızı işletesiniz diyedir.” (5)

Kahire Üniversitesi’ndeki salakları ve ülkemizde ne yazık ki %22’den %46’ya çıkanları Sünnetullah kavramı açısından yorumlar mısınız lütfen! Yaratıcı “Biz pisliği aklını kullanmayanların üzerine bırakırız!”(6) derken şaka mı yapıyordu yani!

Yaratıcı’nın akla neden bu kadar önem verdiğini tam olarak bilmiyorum; ama sanırım, akılla “diğer taraf” arasında bir ilinti var. Bu olmasa Allah bunun üzerinde neden bu kadar ısrarla dursun ki! Belki de aklını çalıştırıp bu yolla ruhunu rafine edenleri öteki tarafta birtakım işlerle görevlendiriliyorlardır; bilmiyorum.

Hürriyet Gazetesi’nde, bu çalışmamıza konu haberin hemen yanında “İlk tepkiler” diye bir sütun var; bakın ilk tepkiler neymiş:

Birleşmiş Milletler: “Başkan Obama’nın mesajı, ABD ile İslam dünyası arasındaki ilişkilerde yeni bir devir başlatabilir.” (Irak’ın petrolu gaspedildi, sırada neresi var ki yeni bir devir başlasın?!.)

İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney: “Yeni Amerikan yönetiminin ABD’nin çirkin, tiksindirici ve kaba yüzünü değiştirme çabaları, sadece kelimeler, konuşma ve sloganla başarılı olamaz. İslam dünyası konuşma yerine Amerikan politikasında tatbiki değişimler bekliyor.” (Aklını kullanmayan İslam dünyası bu tatbiki değişmeyi daha çok bekler sayın Hamaney, daha çok bekler!)

Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas: “Açık ve samimi bir konuşma. Yenilikçi bir siyasi adım ve üzerine inşa edilmesi gerekli iyi bir başlangıç.” (Ne diyeyim ki; Mahmut Abbas’ın Yunus 100’ü okumasını dilemekten başka!)

Hizbullah: “Obama boş sözlerle Amerikan politikalarını değiştiremez. İslam dünyasının vaaza ihtiyacı yok. Yapmaları gereken İsrail’e verdikleri desteği çekmektir.” (Ah sevgili Hizbullah! Büyük Ortadoğu Projesinden vazgeçildiğini mi sanıyorsun yoksa; ah dostlarım ah!)

Riyanın böylesine nefret duymaz da ne yaparsınız! Benim Peygamberimi tanımayan, “saralıydı, sara nöbetleri esnasında saçmalayıp duruyordu.” diye dalga geçen; “gerekirse İslamın kutsal yerleri (Kâbe’yi kastediyor.Y.Y.) bombalanabilir!” diye nefret kusan (aslında planlanan şeyi ağızından kaçıran) şerefsiz senatörü hâlâ senatoda tutmakta ısrar eden şerefsizler, üniversitedeki konuşmaya “Selamünaleyküm” diye başladı ve inanmadıkları, Allah’ın Elçisi tarafından Tevrat’tan aşırıldığını söyledikleri Kuran’dan birkaç alıntı yaptı diye böylesine baş tacı edilecek ve “seni seviyoruz” sloganlarıyla desteklenecek, öyle mi!

Yuh olsun ulan hepinize, yuh olsun be!

Konuşmasında “zekat”a da yer veren Obama denen çetebaşı ve o çetebaşına o veya bu biçimde destek veren riyakârları yargılayan sadece bu fakir değil; bakın Kuran, bu konuya, riya konusuna ayırdığı Suresinde ne diyor; tüm sureyi veriyorum.(7)

Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla…
1) Gördün mü o, dini yalan sayanı?
2) İşte odur yetimi itip kakan
3) Yoksulu doyurmayı özendirmez o.
4) Vay haline o namaz kılanların ki,
5) Namazlarından gaflet içindedir onlar.
6) Riyaya sapandır onlar/gösteriş yaparlar.
7) Ve onlar, yardıma/zekâta/iyiliğe engel olurlar.

Ve bakın ilahi adalet nasıl tecelli ediyor: Allah’ın Elçisi’ne inen bu sureden sonra inen ilk sure bakın ne diyor; lütfen mucizeye bakar mısınız… (Maun Suresi Allah’ın Elçisine inen 17. suredir, Resmi Kuran’da bu sureyi 107. sure olarak görürsünüz; bu sureden hemen sonra inen ve Resmi Kuran’da 109. sure olarak gördüğünüz 18. sure, yani Maun Suresi’nden sonra inen ilk sure Kâfirun Suresi’dir; Sure’nin ismi bile ne ilginç, değil mi?!.)

Rahman Ve Rahîm Allah’ın adıyla…
1) De ki: “Ey nankör kâfirler!
2) Kullak etmem sizin kulluk ettiğinize.
3) Siz de ibadet etmezsiniz benim ibadet ettiğime
4) Kul değilim sizin taptığınıza,
5) Ve ibadet edenler değilsiniz benim ibadet ettiğime.
6) Sizin dininiz size, benim dinim bana.

Abd denen hayduta “hain” dememin nedenine gelince… Birine “hain” diyebilmeniz için o kişinin bir şeye “ihanet” içinde olması gerekir. O kişi veya kurum herhangi bir ihanet sergilemelidir ki “hain” sıfatını hak etsin. abd denen haydut Yaratılış’a ihanet içinde olduğu için haindir; Bakara 219, Nahl 71 ve Nisa 75’i okuyanlar, bu kahrolası devlete neden hain dediğimi daha iyi anlayacaklardır.

Zavallı çalışmalarımı bilenler, Hz. Adem’le başlayan insan ırkının Arz’daki ilk nesil olmadığını, daha önce de birtakım insan kuşaklarının Arz’da boy gösterdiğini ve yaptıkları hatalar nedeniyle ortadan silindiğini hatırlayacaklardır. abd denen kahrolası devlet ve onun piyasaya yeni sürdüğü kâğıt para olan Obama dene çetebaşı, gerek vahşilikleri, gerek emperyalist amaçları ve gerekse de riya içinde debelenip durmaları nedeniyle bu son insan ırkının da yeryüzünden silinmesine neden olacaktır.

İşte tam bu aşamada mesele Sünnetullah’a gelmektedir.

Allah’ın tavrı ve tarzı anlamındaki Sünnetullah, insanoğlunun aklını kullanmamasına öylesine hiddetlenmektedir ki, nihayet artık hiçbir çare kalmadığında o kuşağı ortadan kaldırmakta, meleklerin tüm serzenişlerine rağmen(8) yeni bir kuşak yaratmaktadır. Bu gidişle olacak olan da budur; Hz.Adem’le başlayan son insan ırkı ortadan kaldırılacak ve yepyeni bir kuşak yaratılacaktır. İşte abd denen haydut bu nedenle haindir, yani Yaratılış’a karşı çıktığı ve son Yaratılış’ın sonunu getireceği için haindir; ve Sünnetullah bir kez daha devreye girmekte ve “tüm bunlar aklınızı işletesiniz diyedir” diye uyardığı son insan ırkına hak ettiği dersi vereceğini açıkça beyan etmektedir.

Kuran, mazlumun zalime karşı verdiği/vermesi gerektiği destansı mücadelelerin bir tarihidir. Zalime karşı gelmeyen, hatta kişisel çıkarları ve aklını kullanmaması nedeniyle zalimle işbirliği içinde olan son insan ırkı, Sünnetullah karşısında bir kez daha yenik düşmek üzeredir.

Zalimler ve riya yapanlarla aptallar son insan ırkının sonunu getirmek üzereler.

Bundan ders çıkarırız veya çıkarmayız; bütün mesele de zaten işte tam olarak budur!

Yapılması gereken şey abd emperyalizmine karşı mücadele etmek, riya yapanları mahkûm ederken aptalları doğru yola çekmeye çalışmaktır.

Bu yapılmazsa ne olacağı gün gibi aşikârdır!..

Son insan ırkı, bu çetin sınavda bir kez daha yenik düşmek üzeredir!..

Vietnam’da napalm bombalarıyla canlı canlı kavrulan minik bedenlerin acılı ruhları Levhi Mahfuz vasıtasıyla bizi izlemekte ve derin derin içlerini çekmektedirler.

Ve her şeyi dikkatlice izleyen Yaratıcı, Ahzab 62. ayetle bize bir kez daha düşünme imkânı sunmaktadır.(9)

Ya bu çeteye tüm ruhunuzla karşısınızdır, ya değilsinizdir; bunun ortası olmaz!

Ve hiç unutmamanız gereken şey, Sünnetullahın asla değişmeyeceğidir!

Asla…

Sünnetullah asla değişmez!..

Emperyalistler, onlarla işbirliği yapanlar, riya içinde debelenip duranlar ve iyi niyetli olmalarına rağmen akıllarını kullanmayıp zulme ortak olanlar Levhi Mahfuz tarafından titizlikle izlenmekte ve her yaptıkları kayıt altına alınmaktadır.(10)

Bunlar bir gün hiç de hoşnut olmayacakları bir biçimde sorguya çekilecekler ve hesap vereceklerdir.

Zaten aksi, Yaratılış’ı inkârdan başka nedir ki!..

Unutulmasın!

Asla!..

Asla…

Sünnetullah asla değişmez!..




1) “Yemin olsun ki, insanı biz yarattık. Nefsinin ona neler fısıldadığını da biz biliriz. Biz ona şah damarından daha yakınız. Sağında ve solunda oturmuş iki görevli kayıt yapmaktadır. Bir söz sarfetmeye dursun, yanındaki gözcü hemen zaptediverir.”
2) Hürriyet, 5.6.2009
3) Yunus, 100
4) “Andolsun ki, Biz Kuran’ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık; fakat düşünen mi var!” (Kamer, 17, 22, 32, 40)
“Yemin olsun ki sizin benzerlerinizi hep yok ettik; fakat düşünen mi var!”(Kamer, 51)
“Kutsal/bereketli bir kitap bu, sana indirdik ki onu, ayetlerini derin derin düşünsünler ve öğüt alabilsin temiz özlüler.” (Sâd, 29)
“Bir kitaptır bu; sana indirildi, onunla uyarıda bulunasın diye ve inananlar için bir öğüt ve düşündürme olarak.”(Araf, 2)
“Düşünüp öğüt almaları umuluyor.” (Araf, 26)
“Düşünüp ibret almanız umuluyor.” (Araf, 57)
Bakın, Hz.Musa nasıl yakınıyor: “Rabbim, dileseydin onları da beni de daha önce helak ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin yaptıkları yüzünden bizi helak mı edeceksin?” (Araf, 155)
“Hâlâ aklınızı işletmeyecek misiniz!” (Araf, 169)
“Aklınızı hiç işletmiyor musunuz?” (Yasin, 62)
“Hâlâ akıllarını işletmiyorlar mı?” (Yasin, 68)
5) Mümin, 67
6) Yunus, 100
7) Maun Suresi
8) Bakara, 30
9) “Bu, Allah’ın daha önce gelip geçmişlerde işleyen tavrı-tarzıdır. Allah’ın tavrında herhangi bir değişiklik asla bulamazsın.”
10) Kaf, 16-18



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder